"Kapısını yitirmiş bir adet anahtar.
Ne arar insan tavanarasında
Dağınıklığı artıracak bir şeyden başka?
Unutuşa, unutulmuş her şeye dikiyorum ben bu anıtı.
Kuşku yok, daha dayanıksız tunçtan ve kaynayıp gidecek
ötekiler arasında..."
"Haksız da sayılmam düşünürken acıyla
Beni dile getiren en can alıcı sözcüklerin
Kim olduğumu bilmeyen, bu sayfalarda oluşunu,
Benim yazdıklarımda olmak yerine.
Böylesi daha iyi. Ölülerin sesleri
Sonsuza dek konuşacak benimle."
Neden direnirsin, bitmez tükenmez ayna?
Neden aynılarsın, gizemli kardeş,
Elimin en ufak kıpırtısını?
Neden gölgede en hızlı yansımalar?
Yunanlının söz ettiği öteki bensin sen
Ve pusmuş beklersin ezelden beri. Belirsiz suların
Ya da dayanıklı camın duruluğunda
Ararsın beni ve boşunadır kör olmak.
Seni görmemek ve bilmek seni
Dehşeti biriktirir içinde, göze aldığın büyülü şey
Çoğaltmak sayısını benliğimiz oluşturan
Ve talihimizi kuşatan her şeyin.
Ölecek olsan, öteki olarak yineleneceksin
Ve sonra da öteki, öteki, öteki, öteki...
Zaman taşları olmayan bir satranç
Oynamakta avluda. Bir dal hışırtısı
Geceyi yırtmakta. Dışarıda, bozkır
Fersah fersah savurmakta tozları ve düşleri.
Her ikimiz de birer gölgeyiz, buyurduklarını
Kopyalayan öteki gölgelerin: Heraklitus ile Gautama.
Zaman taşları olmayan bir satranç
Oynamakta avluda. Bir dal hışırtısı
Geceyi yırtmakta. Dışarıda, bozkır
Fersah fersah savurmakta tozları ve düşleri.
(Onbeş sikke)