Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sultan II. Abdülhamid Han

Ahmet Seyrek

Sultan II. Abdülhamid Han Sözleri ve Alıntıları

Sultan II. Abdülhamid Han sözleri ve alıntılarını, Sultan II. Abdülhamid Han kitap alıntılarını, Sultan II. Abdülhamid Han en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bediüzzaman Said Nursi ise bizzat bu istibdada maruz kalmıştır. O, padişaha sunduğu eğitimle ilgili raporu bürokratlarla, yüksek sesle ve dobra bir üslupla konuşmuş; bu üslup karşısında önce Üsküdar’daki akıl hastanesine kapatılmış, sonra da akıl sağlığının yerinde olduğu anlaşılınca hapse kapatılmıştır. Öte yandan o dönemin gazetelerinde çıkan kısa yazılar ve o dönemde yazdığı bazı eserlerinde istibdada değinmektedir. Said Nursi, yaşadığı tecrübenin de etkisiyle II. Abdülhamid istibdadını vurgulayanlardan birisidir. Abdülhamid'in "istibdat"çı yönetimi, sadece bir İslamcıyı değil, genel olarak tüm İslamcıların ve hatta diğer eğilimlerin de ortak noktası olduğundan, İslamcıların II. Abdülhamid'e muhalefetlerini salt şahsi olarak değerlendiremeyiz.
Said Halim Paşa İttihat ve Terakki Fırkası başkanlığında, Mustafa Sabri Efendi İttihat ve Terakki üyeliği, Ahali Fırkası ile Hürriyet ve İtilaf Fırkası kuruculuğu, Elmalılı Muhammed Hamdi Evkaf nazırlığı, Seyyid Bey İttihat ve Terakki Fırkası bakanlığı, Said Nursi İttihat-ı Muhammedi Cemiyeti kuruculuğunda bulunmuştur.
Reklam
Avrupa'da okuyan ve yabancılar tarafından tahrik edilen Ermeni ayrılıkçıları 1896'da İstanbul'da ihtilalci bir nümayiş düzenlemişlerdi. Başarısız olan bu girişimin ardından Abdülhamid isyancılara boyun eğmeyeceğini Arminus Vambery'e şu sözlerle itiraf ediyordu: "Bizden Sırbistan, Yunanistan, Romanya ve Mısır'ı almakla Avrupa ellerimizi ve bacaklarımızı kesmişti. Bütün bunlara karşı Osmanlı milleti sessiz kalmıştır. Fakat bir Ermeni Meselesi yaratmakla bağrımızı deşmek istiyorsunuz. İşte buna dayanamayız. Kendimizi savunmak zorundayız ve savunacağız."
Bu beni çok incitiyor. Gerçekten üzülüyorum.
Sultan Abdülhamid'in bomba olayını zararsız atlatması muhalefet safında bulunanları da çileden çıkarmıştı. Olaylardan üç yıl önce bir suikast söylentisi üzerine şair Tevfik Fikret şunları yazmıştı: "Ermeni ve Bulgar teröristler masumları öldürüyorlar. Biz eylemciyiz diyen vatandaşlarımız bir kahramanlık yapmak istiyorlarsa gitsinler
Sayfa 29 - Defalarca bu hadiseye denk geldim, işittim, okudum. Yine de aşamıyorum.Kitabı okudu
Sultan Almanya ağırlıklı bir dış politika takip etmesine rağmen, diğer büyük devletleri de darıltmak istememiş bu baptan olarak kızı Ayşe'ye şunları söylemiştir: “Ben Alman politikasına çok önem vermekle beraber öteki büyük devletleri de gözden kaçırmaktan ve gücendirmekten daima sakındım. Politikamı daima teraziyle tarttım. İmparatorla (II. Wilhelm) şahsi dostlukta devamlı beraber, Rusya imparatoruna da fırsat düştükçe dostluk gösterdim. Ben hiçbir devlete söz verip bağlanmadım. İngiltere ve Fransa'nın gözleri daima Şark'taydı. Bilhassa Müslümanlarla aramızda nifak çıkarmak emelleriydi. Kuvvetimizi bu suretle kırmak istiyorlardı. Halifelik politikasıyla bunu önlemek istiyordum."
Önemli bir ayrıntı.
Hem Türkler hem Araplar Müslüman'dı. Devlette önemli mevkilere ve kilit görevlere gelebilmek için Müslüman kimliğine sahip olmak önemli bir avantajdı. Osmanlı Devleti nezninde Hristiyan Araplar Müslüman Araplar kadar değerli değildi. Daha sonra da görüleceği gibi bu ayrımında etkisiyle Arap milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapanlar Hristiyan Araplar olacaktı. Örneğin Lübnan'da kurulan Beirut Secret Association Derneği çoğunlukla Hristiyan Araplardan oluşuyordu. Türkler uzun bir zaman İslam'a hizmet etmiş ve bu dinin sancaktarlığını yapmışlardı. Aslında Türkler hem İslam'ın uzak coğrafyalara yayılmasını sağlamış hem de Araplara karşı herhangi bir asimile hareketinin bulunmamışlardı fakat dalga dalga yayılan milliyetçilik rüzgarından Araplardan nasibine almıştı.
Reklam
İçim titredi, ne zorluklar çekmiştir kim bilir?
"Evet jurnal sistemini ben kurdum, ben idare ettim. Fakat vatandaşı değil, hazineden maaş aldıkları, Osmanlı nimetiyle gırtlaklarına kadar dolu olduğu hâlde devletime ihanet edenleri tanımak, izlemek için... Kendi devletini yıkmak kendi padişahının canına kastetmek karşılığı yabancı devletten para alan sadrazamları gördükten sonra. "
II. Abdülhamid'in Fransızcayı bildiği halde halife olduğu için bu dili bilmez göründüğü iddiası bu noktada önemlidir. II. Abdülhamid'in halifelik makamını bilhassa İngiliz siyasetine karşı bir strateji olarak öne çıkarması söz konusudur. İngilizlerin halifelik makamının Osmanlılarca haksız yere işgal edildiği ve bu sebeple Araplara geri iade edilmesi gerektiği yönündeki tezleri bulunmaktaydı. Hatta Müslüman devlet başkanı olacak kişinin Kureyş soyundan gelmesinin şart olup olmadığı tartışması da İngilizlerin baskısıyla açılmıştır. Abdülhamid bunu hatıralarında şöyle dile getirmekteydi: "Hilafet mevzuunda İngiliz teşebbüslerinin sonu gelmiş değildir. Çünkü Asya'da yüz elli milyon Müslümanı idareleri altında tutuyorlardı ve bu Müslümanlar üzerinde hilafetin büyük bir nüfuzu vardı. Bunu bildiğim için İngilizleri kuşkulandırmadan her ihtimale karşı seyitler, şeyhler, dervişler gönderip Asya'daki Müslümanları hilafete manen bağlamaya hususi bir itina gösteriyordum." Görüleceği üzere hilafetin II. Abdülhamid tarafından sahiplenişi, dış politik tavır alış ve devletin bekasıyla yakından ilintilidir.
Abdülhamid isyancilara boyun eğmeyeceğini Arminus Vambery'e şu sözlerle itiraf ediyordu: "Bizden Sirbistan, Yunanistan, Romanya ve Mısır'ı almakla Avrupa ellerimizi ve bacaklarımızı kesmişti. Bütün bunlara karşı Osmanlı milleti sessiz kalmıştır.Fakat bir Ermeni Meselesi yaratmakla bağrımızı deşmek istiyorsunuz. İşte buna dayanamayiz. Kendimizi savunmak zorundayiz ve savunacagiz."
.... Bırakın Yahudiler paralarını kendilerine saklasınlar. İmparatorluğum çöktüğünde Filistin'e para ödemeden sahip olacaklar. Cesetlerimiz paylaşılabilir fakat bir vücut üzerinde herhangi bir operasyon yapılmasına izin veremem.
11 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.