Sünnet-i Seniyye Risalesi

Bediüzzaman Said Nursî

En Yeni Sünnet-i Seniyye Risalesi Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Sünnet-i Seniyye Risalesi sözleri ve alıntılarını, en yeni Sünnet-i Seniyye Risalesi kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللّٰهَ فَاتَّبِعُونٖى يُحْبِبْكُمُ اللّٰهُ âyetinde i'cazlı bir îcaz vardır. Çünkü çok cümleler, bu üç cümlenin içinde dercedilmiştir. Şöyle ki: Şu âyet diyor ki: Allah'a (Celle Celâlühü) îmânınız varsa, elbette Allah'ı seveceksiniz. Mâdem Allah'ı seversiniz, Allah'ın sevdiği tarzı yapacaksınız. Ve o sevdiği tarz ise, Allah'ın sevdiği zâta benzemelisiniz. Ona benzemek ise, Ona ittiba etmektir. Ne vakit Ona ittiba etseniz, Allah da sizi sevecek. Zâten siz Allah'ı seversiniz, tâ ki Allah da sizi sevsin." "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin." Âl-i İmrân Sûresi, 3:31.
اَللّٰهُمَّ ارْزُقْنَا اِتِّبَاعَ السُّنَّةِ السَّنِيَّةِ "Allahım bize Sünnet-i Seniyyeye ittiba etmeyi nasip et."
Reklam
Sünnet-i Seniyye, saâdet-i dâreynin temel taşıdır ve kemâlâtın mâdeni ve menbaıdır.
İmâm-ı Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sâni diyor ki: "Ben seyr-i sülûk-i ruhanîde görüyordum ki: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dan mervî olan kelimât nurludur, sünnet-i seniyye şuaı ile parlıyor. O'ndan mervî olmayan parlak ve kuvvetli virdleri ve halleri gördüğüm vakit, üstünde o nur yoktu. Bu kısmın en parlağı, evvelkinin en azına mukâbil gelmiyordu. Bundan anladım ki; sünnet-i seniyyenin şuaı, bir iksirdir. Hem o sünnet, nur isteyenlere kâfidir, hâriçte nur aramağa ihtiyaç yoktur."
Hem ben şahsımda bilmüşâhede ve zevken, belki bin tecrübatım var ki; mesâil-i şeriatla sünnet-i seniyye düsturları, emraz-ı rûhânîyede ve akliyede ve kalbiyede, hususan emraz-ı içtimâiyede gâyet nâfi birer devadır bildiğimi ve onların yerini başka felsefî ve hikmetli mes'eleler tutamadığını, bilmüşâhede kendim hissettiğimi ve başkalarına da bir derece risalelerde ihsas ettiğimi ilân ediyorum.
"Ey insanlar! Ey müslümanlar! Böyle hadsiz bir şefkatiyle sizi irşad eden ve sizin menfaatiniz için bütün kuvvetini sarfeden ve mânevî yaralarınız için kemâl-i şefkatle getirdiği ahkâm ve sünnet-i seniyyesiyle tedâvi edip merhem vuran şefkatperver bir zâtın bedihî şefkatini inkâr etmek ve göz ile görünen re'fetini ittiham etmek derecesinde O'nun sünnetinden ve tebliğ ettiği ahkâmdan yüzlerinizi çevirmek, ne kadar vicdansızlık, ne kadar akılsızlık olduğunu biliniz!
Reklam
Nasılki bir tabib, doktorluk noktasında bir nâmahremin en nâmahrem uzvuna bakar ve zaruret olduğu vakit ona gösterilir. Hilâf-ı edep denilmez. Belki edeb-i tıb öyle iktiza eder, denilir. Fakat o tabib, recüliyet ünvanıyla yahut vaiz ismiyle yahut hoca sıfatıyla o nâmahremlere bakamaz. Ona gösterilmesini edep fetva veremez. Ve o cihette ona göstermek, hayâsızlıktır.
402 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.