1996'da yayımlanan tamirci, Bernard Malamud'a Pulitzer Ödülü ve Ulusak Kitap Ödülü kazandırmıştır. Konusunu yaşanmış bir olaydan esinlenerek yazmış yazar, böyle olması beni daha da etkiledi. Kitabın konusu, Yahudi düşmanlığının giderek arttığı yıllarda Kiev’de geçiyor. Tamirci Yakov isimli kahramanımız hayatının istediği şekilde gitmemesi nedeniyle farklı şeyler denemek istiyor ve Kiev’e göç ediyor. Burada Tamirci tesadüfen tanıştığı bir adam aracılığıyla o adamın fabrikasında işe giriyor ve orada yaşamaya başlıyor. Fabrikanın olduğu yer Yahudilerin yaşamasının yasak olduğu bir bölgede bulunuyor. Yakov bu süreçte kimliğini saklamak zorunda kalıyor. Sonra ı bölgede bir Rus çocuğu öldürülüyor. Yakov suçlanıyor. Hapse atılılıyor. Hatta cinayetin Yahudilerin ortak bir planı olduğu gibi iddialar ortaya atılıyor. Bundan sonra okuduklarıma büyük öfke duydum, üzüldüm, nefret ettim. Okurken Yakov'un yerine bağırmak istedim, onun sesi olmak istedim. Yakov'un suçsuz bir şekilde mahkeme önünde yargılamadan hücrede geçirdiği günler okurken o kadar zor geldi ki. Yazar tüm hisleri çok güzel geçirdi. Bir insanın uğrayabileceği tüm haksızlıkları, başına gelebilecek tüm kötülükleri etkili bir şekilde aktarmış. O acıyı, kederi yoğun biçimde hissediyorsunuz.