Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tanıdığım Nazım Hikmet

Orhan Karaveli

Tanıdığım Nazım Hikmet Gönderileri

Tanıdığım Nazım Hikmet kitaplarını, Tanıdığım Nazım Hikmet sözleri ve alıntılarını, Tanıdığım Nazım Hikmet yazarlarını, Tanıdığım Nazım Hikmet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Yoldaşlar ölürsem o günden önce yani, öylece gibi de görünüyor. Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni ve de uyarına gelirse, tepemde bir de çınar olursa taş maş da istemez hani…”
Sayfa 217Kitabı okudu
“…Buralarda gömerler ona yanarım!..” demişti ama vasiyetine karşın hala orada, Moskova’da yatıyor… Hala Anadolu’da bir köy mezarlığına gömemedik onu. Üzgünüm Nâzım.
Sayfa 216Kitabı okudu
Reklam
“Nasıl etmeli de ağlayabilmeli farkına bile varmadan? Nasıl etmeli de ağlayabilmeli ayıpsız aşikare, yağmur misali”
Sayfa 196Kitabı okudu
“1902’de doğdum Doğduğum şehre dönmedim bir daha geriye dönmeyi sevmem. Üç yaşımda Halep’te paşa torunluğu ettim On dokuzumda Moskova’da komünist üniversite öğrenciliği Kırk dokuzumda yine Moskova’da Tseka-parti konukluğu ve on dördümden beri şairlik ederim. Kimi insan otların kimi insan balıkların çeşidini bilir, ben ayrılıkların Kimi insan
“Vatanını, ondan uzakta ölmeyi iki kat ölüm sayacak kadar sevmiş ve aramıştır.”
“Öldüğüme yanmam da.. Nasıl olsa er geç öleceğiz. Buralarda gömerler ona yanarım.”
Reklam
Sen şimdi yalnız saçımın akında İnfarktında yüreğimin, Alnımın çizgilerindesin memleketim, memleketim, memleketim...
Burada Türkiye’nin toprakları konuşuluyor. Her Türk gibi ben de, her gram Türk toprağının Türklere ait olduğuna kaniim. Vücudumdaki yirmi kilo kanı, bu bir gram Türk toprağı için dökmeye hazırım.
Sayfa 248
Sen her şeye burnunu sokma. Biz iki Türk birbirimizi bulmuşuz. Araya kimseyi sokmayız. Görüşlerimiz ayrı olsa bil, sonunda ne yapar yapar anlaşırız, sıkılmış bir yumruk gibi oluruz. Türklük için, Türk vatanı için.
Sayfa 247
Soran olursa, ‘Moskova’da bir Türk Şairi Nâzım var’ deyin, başı dimdik Türklüğüyle!
Sayfa 185
Reklam
Tam da başının üzerine vuran güneşin ışıklarıyla ikinci bir güneş gibi parlıyordu. ‘Güzel şiirler yazdığınızı söyledi bana paşa hazretleri. Mevzulu şiirler mi bunlar?’ diye sordu. Cevap verdim: ‘Umumiyetle öyleler.’ O, ‘Umumiyetle yetmez! Şu sıralar yalnız mevzulu şiirler yazmalısınız. Memleketin buna ihtiyacı var' dedi.
Sayfa 120
Vazifesi güya, Doğu Karadeniz Bölgesi’ndeki ‘Pontusçu’ Rum çetelerine karşı direnişe geçen bizimkileri zaptürapt altına almaktı ama ben, Dünya Savaşı’nda yüzakımız olan Çanakkale savunmasında adını duyuran ‘Anafartalar Kahramanı’nın böylesi haince bir zaptürapt girişimine âlet olmayacağından emindim. … bu arada olmadık işler de yapıyordum 17-18 yaşın delikanlılığıyla. Bir çete kurmuştuk arkadaşlarla. Hava kararınca, daha çok ‘gayrimüslimlerin’ oturduğu Cadde-i Kebir (İstiklal Caddesi) civarına dağılır ve buradaki düşman bayraklarını, utanmazca asıldıkları yerden indirir çöpe atardık. “Ne kadar yabancısın böyle sokaklarda sen! Böyle sokaklarda ki, anası can verirken, Işıklı kahvelerde kendi öz evladı var… Böyle sokaklarda ki çamurlu kaldırımlar En kirlenmiş bayrağın taşıyor gölgesini, Üstünde orospular yükseltiyor sesini. Burada bütün gözleri bir siyah el bağlıyor.”
Sayfa 76
Nasıl etmeli de ağlayabilmeli farkına bile varmadan ? Nasıl etmeli de ağlayabilmeli ayıpsız, aşikâre, yağmur misali?
Sayfa 196Kitabı okudu
134 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.