Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Anılar, Gizdökümleri

Tanış Ünlüler

Cazim Gürbüz

En Eski Tanış Ünlüler Sözleri ve Alıntıları

En Eski Tanış Ünlüler sözleri ve alıntılarını, en eski Tanış Ünlüler kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı Dağı-Hıra Dağı
İslami yönünüz ne kadar kuvvetli olursa olsun, serde Türkçülük ve Turancılık varsa, yola gidemezsiniz ümmetçilerle. “Tanrı Dağı kadar TÜRK, Hıra Dağı kadar Müslümanım” deseniz de yemezler. Bu söze bazı Türk Milliyetçileri pek sarılmışlardır ya, bana sorarsanız son derece anlamsız ve yersiz bir sözdür. Neden? Şundan: Tanrı Dağı’nın denizden yüksekliği tam 7439 metredir, yani dünyanın en ulu doruklarından biri. O’nun için atalarımız buraları Tanrı makamı olarak görmüşlerdir. Oysa Hıra Dağı, dağ bile değildir, bir güdük tepedir, denizden yüksekliği sadece 860 metredir. E şimdi bu iki yükseltiyi nasıl bir tutarsınız, 7437 metreden 860 metreye inerseniz, ya da tersine 860’dan 7437’ye çıkarsanız, nefesiniz daralır, başınız döner… Yani söz sihirli geliyor ama düşününce içerikten yoksun ve tutarsızlıkla dolu olduğu anlaşılıyor. Serdengeçti’nin ve bazı milliyetçilerin hâlâ anlamadığı budur işte.
Yıl 1992 Azerbaycan’dan dönüyoruz Şemsi Belli ile, havaalanına baktım VİP’ten çıktı 4-5 kişi ile Yaşar Okuyan. Şemsi Ağabeyi, “Bu Yaşar Okuyan değil mi, senin eski ülküdaşındır, tanışıklığın yok mu?” diye soruyor. “Var da, yok da… Ben sevmem o adamı” diyorum. Aynı uçağa biniyoruz. Yaşar Okuyan, dikkatli dikkatli süzüyor beni uçakta, aldırmıyorum. İstanbul’da iniyorum, doğru Topkapı’ya, Ulusoy’dan bilet alıyorum, Ankara’ya geçeceğim. Servis beni Ulusoy’un terminaline götürüyor. O da ne? Yaşar Okuyan ve ekibi de orada. Otobüs saati geliyor, yöneliyorum otobüse, aaa yahu aynı otobüse bineceğiz. Yılan yarpuzdan hazzetmemiş, o da gelir deliğinin başında bitermiş. İki katlı bir otobüs, alt kattayım, arkanda Yaşar Okuyan ve ekibi. Konuşmalarından anlıyorum ki, Elçibey’in seçim kampanyasına propaganda desteği için gitmişler. Yasemin diye de bir kız var yanlarında. Ona takılıyorlar sık sık Azeri şivesiyle “Yasemen geşeng gızdı” diye. Yaşar, Azerbaycanlı bir Bakan’ı “Buldog köpeklerine” benzetiyor. Bir ara sessizce yanındakilere “Yahu şu önümüzde oturan adam, Bakû’dan beri bizimle geliyor. Bir yerden hatırlıyorum ama çıkaramadım. Bekledim ki o tanışlık versin, o da aldırış etmiyor, tuhaf şey” dediğini duyuyorum, gülüyorum kendi kendime.
Reklam
Nurcu yardakçısı Nevzat Kösoğlu
1979 yılının Aralık ayı, Ecevit Hükümeti gitmiş, Adalet Partisi’nin son azınlık hükümeti gelmiş iş başına, ben de Tekel’deki görevime dönerim umuduyla Ankara-Erzurum arasında gidip gelmekteyim. Gidip geliyorum ya, tayinimde bir arpa boyu yol bile katettiğim yok. Necati Bölübaşı’nın nurcu üvey abisi Zeki Korkmaz bir mektup veriyor bana “Al bunu
“Nedense bu koruma işleriyle çok yakından ilgileniyordu Yaşar Okuyan”
Yıl 1970 aylardan Aralık. Cağaloğlu’ndaki Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) binasındayız. Erzurum’dan gelmişiz İlhami Kafkas ve Yılma Durak’la… Başında kasket, saçları üç numara, sarışın bir genç giriyor içeriye, “Arkadaş Bizim Anadolu Gazetesi’nin muhabiri” diyorlar. Fotoğraf çekmeye başlıyor. TMTF Genel Başkanı Soner Karaman “Yaşar, kötü çıkmayayım ha, dilimden kurtulamazsın, yakışıklı olsun” diyor “Olur başkan” diyor o genç gülerek, sonra da bir kaygısını dile getiriyor, aşağı katta hiçbir güvenlik önlemi yokmuş, rahatlıkla dinamit atılıp kaçılabilirmiş ya da birisi bir bomba koyup gidebilirmiş, çok dikkat etmek gerekmiş. Aşağıda onlarca genç turizm kursuna, trafik kursuna, halk oyunları kursuna geliyor, Soner Karaman ciddiye alıyor bu kaygıyı. “Sağol, bakarız, arttırırız gözcülerimizi” diyor. O Yaşar’ın soyadı Okuyan’dı. O Yaşar’ı ben 9 ay sonra, Ağustos 1971’de Malazgirt’te gördüm. Kasketi yoktu artık. Zaten o gün bu gündür ben onu hiç kasketli görmedim. Biz Erzurum’dan Malazgirt’e yayan giden dokuz arkadaşın anlattıklarını ilgiyle dinliyordu. Köylerdeki Kürtçü eğilimler, Türkeş’e olan nefret ölçüsündeki tepki onu kaygıya sevk etmişti. “Albay’ı (Türkeş’i) burada çok iyi korumak lazım” dedi ve bu deme doğrultusunda önlemler de alındı. Nedense bu koruma işleriyle çok yakından ilgileniyordu Yaşar Okuyan. 1978’de de Türkeş’le Erzurum’a geldiğinde, Türkeş’in yanında yeterli koruma yok diye bizim arkadaşlarla tartışmasını anlatmışlardı bana.
CIA ajanı hızlı sosyalist
Deniz Gökkılıç, 1967-1968 öğrenim yılında benim Atatürk Üniversitesi İşletme Fakültesi’nde hocamdı. Hiç geçinemezdik. İngilizce dersinde siyasal ve ideolojik metinler yazar tahtaya bize tercüme ettirirdi. “AP kapitalist, CHP sosyal demokrat, TİP sosyalist, CKMP faşist…” gibi. Kendisi de sosyalistti, hem de kopkoyu. “Teneke” lakaplı Yaşar Günaslan adlı sınıf arkadaşımla birlikte karşı çıkar tartışırdık kavga tonunda. Sonra gün oldu, bu kişi topladı tası tarağı Ankara Siyasal’a gitti. Aradan aylar geçti, baktım bir gün Cumhuriyet Gazetesi’nin manşetinde bizim Deniz Gökkılıç… Meğer CIA ajanıymış bizim hızlı sosyalist… Ve sonra sonra öğreniyorum ki meğer o “Teneke” lakaplı arkadaşım da MİT ajanıymış, o da çok sonra çıktı ortaya ve o arkadaş daha sonra resmi MİT görevlisi oldu.
Necdet Sevinç
Gerek Büyük Kurultay gerekse Yeniçağ’da yazdığı dönemlerde, gazeteye gittiğimde mutlaka yanına giderdim ve mutlaka birkaç saatlik bir sohbetimiz olurdu. Konular belliydi, Türkiye’nin, TÜRK Milliyetçilerinin ve MHP’nin hali… Muhittin Nalbantoğlu da dâhil olurdu çoğu kez sohbetimize, fakat sözü bir alırdı, bırakmak istemezdi, uyarırdı Necdet Bey: “Nefes ver be kardeşim!” Sonra ben izin isterdim, isterken de ter basardı beni. Çünkü Necdet Bey, şimdi kalkacak, asansörün kapısına kadar geçirecek beni, asansörü çağıracak, kapıyı açacak “Buyur” diyecek. “Yapmayın üstadım, vallahi çok mahcup oluyorum” desem de dinlemeyecek. Türkmen töresi… Öyle görmüş…
Reklam
“Duman duman Anadolum / Tüter Turan’a Turan’a”
Necdet Sevinç yâdıma gelende, tek gelmez, Mustafa Duman’la birlikte gelir. Mustafa Duman’ı Erzurumlu ülkücüler iyi tanırlar, yaşça benden küçüktür, 1978 kuşağındandır. Ben onu 1973 yılında tanıdığımda lise öğrencisiydi. Mustafa, Necdet Bey’in en az benim kadar hayranıydı ama benden bir fazlalığı vardı. O müthiş hafızasıyla, Necdet Sevinç’in 1969-1973 döneminde yazdığı yazılarının neredeyse tamamını hatmetmişti, Kur’an-ı Kerim okur gibi ezbere okurdu. Benim de, tek yazdığı şiir olarak bildiğim o şiirin de tamamını okurdu. Belleğimi yokluyorum şimdi, iki dize kalmış: “Duman duman Anadolum / Tüter Turan’a Turan’a”
Aşık reyhani
Öncü rolü, halkı aydınlatma işlevi, özgünlük, niteliklilik ve eskiyi aşma… İşte bütün bunları sesinde, sazında ve sözünde toplayan bir doruk isimdi Âşık Yaşar Reyhani. Dahası da var, zor günlerin adamıydı.
Necdet Sevinç’in Alçakgönüllülüğü
Necdet Sevinç’in edebi yanı da vardı, araştırmacılığı da. Bu araştırmacılık ona büyük bir birikim sağlamıştı. Fakat olgun başak gibi boynu eğri dururdu. Dinlerdi karşısındakini, bir eksiği varsa, itiraf ederdi, eksiğini giderene teşekkür de ederdi.
Reyhanî’nin taşlama sanatı
Reyhanî’nin özellikle taşlama dalında çok güçlü ve halkı etkileyen, halkın duygularına tercüman olan şiirleri vardı. TÜRK Halk Edebiyatı tarihindeki yeri kalıcı olacaktır.
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.