Peki inananlar dinsel otoritelere büyük bir güç ve anlayış atfetmeye neden böylesine hazırdır? Burada çok önemli bir nokta, aldanma ile bunun ortaya çıkarılmasının toplumsal konumdan kuvvetle etkilendiğidir. Kişinin sosyal konumu nekadar yüksekse aldatıcılığının fark edilmemesi olasılığı da o kadar büyüktür. Buna karşılık, kişinin toplumdaki yeri ne kadar aşağılardaysa bir aldatmacayı görme ihtimali ve kendisinin bir aldatmaca konusunda başarılı olma ihtimali o kadar düşük olacaktır.
Tıpkı bedenin hamağa uzandığı zaman, barfikse asıldığı zamandan daha rahat olması gibi, beyin de kuşku duyduğu zamanlara kıyasla inanç duyduğu zaman daha rahattır.
İnsanların çoğunluğu için biyoloji çoğu dünya dinlerininkine kıyasla kritik ve çok arzu edilir özelliklerden yoksun görünmektedir. Doğal Seçilimin bulanık sularının kaprislerine maruz akıl dışı bir genetik kopyalama bir yana, ölümden sonra hayat yoktur. Yolundan gidilmeleri halinde toplumsal onay, özsaygı ve tıbbi ölümün ardından gelecek yaşama ayrıcalıklı bir geçiş sağlayacak hazır bir davranış ve duygu listesi bulunmamaktadır. Biyolojinin yapıyor göründüğü, bu özellikleri sıyırıp genlerin davranış üzerindeki etkisi, beynin kimyasal ayrıntıları ve dinsel anlar sırasında beynin hangi bölgelerinin aktif olduğunu belirle- mek gibi esinleyici olmaktan çok uzak detaylar sunmaktır.
Parayı dinin toplamasında şaşılacak pek bir şey yok.
Kanımızca burada en öğretici olan, dinsel inançla ilgili hikâyedir. Bunun insanların düşünce ve duygularını ele geçirme kapasitesi kayda değerdir. Dinsel inanç bireylerin hayatlarına egemen olup onlara tatmin sunabilir. Tüm diğer inanç seçeneklerini bir yana itmelerine yol açabilir. Gücü ve yaptırabildikleri, mantığı hayrete düşürecek kadar etkilidir.
Bunu okuyan hemen herkes, kendilerininkinden belirgin bir biçimde farklı bir kültür ve din içinde dünyaya gelmiş ve yetiştirilmiş olsalar, çok büyük olasılıkla farklı bir biçim de düşüneceklerini, başka bir dinin mensubu olacaklarını ve diğer yaşama biçimleriyle dinlere de kuşkuyla bakacaklarını kabul ederdi.
Kişinin din, tanrı, ölümden sonra yaşam ya da evrenin kökenleri üzerine görüşleri ne olursa olsun insanların ayrı bir tür olduğu çarpıcı bir biçimde ortada.
Hem gölge hem ışık olarak din, hemen her yerdedir. Din olgusu yürekte, kilise sırasında, kendini havaya uçuran intihar bombacısında, yoksula Pazar günü verilen yemekte ve cennettedir.