İlk başladığımda sıradan bir ressamın hayat hikayesini ve yaşadığı olayları anlatan bir kitap olduğunu düşündüm. Zaten neredeyse ilk 100 sayfa bu izlenimi herkese verebilir. İşin içine aşk, ölüm, açlık ve sefalet girince, bir de yazarımız kendini bir anda yargıç olarak bulunca işler bambaşka bir hâl alıyor. Başlarda kitap çok ağırmış gibi gelse de ve kavrayabilmek biraz zor olsa da sonlara doğru kitabı elimden bırakmak istemediğim anlar oldu. Karşılıklı tartışmalar, aktarılan düşünceler, yapılan alıntılar oldukça düşündürücü ve insanın kendisini sorgulattırıcı türden. Kitapta gerçek tarihi karakterlerin yer alması ve olay örgüsünün gerçekle orantılı gitmesi ayrı bir hava katmış.
Ölümle haksız yere baş başa bırakılmış onca insanın başına gelenler ve onları ölüme mahkum edenlerin yaşadığı "adaletli" dünya..
Sabrederek şans verilmesi gereken bir kitap. İyi okumalar...