TANRI DA, UMUT DA, İNSANLIK DA ÖLÜR
İnsanların birbirini kabul ettiği, birbirine yardımcı olduğu ortak bir dünya mümkün müdür?
Birbirimize olan bağlılığımızın farkına varabilmek için temel bir cümle kullanır kitap. Tanrı da, umut da, insanlık da ölür. Bizi ayrıştıran dinsel, toplumsal, kültürel özelliklerimiz en nihayetinde son bulacak olan yaşamlarımızla bir hiçe dönüşecektir. Tüm kavgalarımız, nefretimiz bizi bir arada yaşamaktan uzaklaştırabilir mi? Yine aynı dünyada yaşamaktan uzak tutabilir mi?
Bizde olmayan, bize uymayan bir nitelikle karşılaştığımzda ona savaş açmamız gerekmez, onu asimile ederek, köleleştirerek kendimize uyumlu hale getirmeye çabalamamız bizi daha iyi ve doğru yapmaz. Yapmamız gereken birbirimizin faklılığını far edip bu zenginlikle övünmek olmalıdır.
Zygmunt Bauman ile Stanislaw Obirek de birbirlerine zıt görüşlerde iki düşünürdür. Dinle ilgili bir diyalog içerisine girerler ve zıt görüşlerde de olsalar birbirlerini dinleyerek, okuyarak, anlayarak farkındalık yaratarak ortak bir paydada buluşurlar.
Moniteizm ve politeizm inançları üzerinden geçmişten günümüze inançları sorgularlar, ateizme geçiş yaparlar.
İnsanları ortak paydaya eriştirecek gücün Din olduğu üzerinde durur ve Dini ufukların kaynaşması olarak konuşurlar.
Birbirimize olan bağlılığımız üzerindeki çabalarımızın başarısızlıkla sonuçlanması, denemelerimizi bırakmamız anlamına gelmez derler.
Tüm farklılıklarımıza rağmen dinginliğimizi korumalıyız derler.
Umutla, anlayışla yaşayabileceğimiz bir dünya mümkün. Bu umudu kaybetmemeliyiz.