Öne Çıkan Taşların Çığlığı kitaplarını, öne çıkan Taşların Çığlığı sözleri ve alıntılarını, öne çıkan Taşların Çığlığı yazarlarını, öne çıkan Taşların Çığlığı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Orta Doğu‘da yaşananlar, özellikle Suriye Filistin Mısır ve İsrail devletlerinin birbirleriyle savaşları ve ilişkileri tarihsel gerçeklik içerisinde okuyucuya çok güzel aktarılıyor.
Bundan yaklaşık 50-60 yıl önce Mısır ve Suriye devletlerinin tek bir devlet olduğunu/birleştiklerini bu kitaptan öğrendim. Aynı şekilde Irak’ta gerçekleşen darbenin zamanlamasının manidarlığını, Mısır lideri Nasır’ın nasıl bir suikaste kurban gittiğini roman kahramanlarının gözünden izleme fırsatı yakaladım.
Yazarın bir diğer kitabı olan Yasemin Kokusu’nun devamı niteliğinde olan bu kitap, tarih ve edebiyatın içiçe geçmesinden zevk alan okuyuculara hitap ediyor.
Orta Doğu coğrafyasını daha iyi anlama açısından ve özellikle Filistin-İsrail arasındaki sorunların komşu devletler Mısır ve Suriye ile de ne kadar yakından alakadar olduğunu anlatan güzel ve başarılı bir roman.
Mısır asıllı Fransız yazar Gilbert Sinoué, Batı’daki Doğu düşmanlığından yola çıkarak, Orta Doğu’da yaşananları anlatır iki ciltlik tarihsel romanında: Yasemin Kokusu ve Taşların Çığlığı. “Doğu’nun Doğu, Batı’nın da Batı” olmadığını, kaderlerinin tarih öncesinden bu yana kesişmekte olduğunu savunur. Bu iki kültürün yakın geçmişteki hikâyesini, tarihî gerçeklerin ışığında kurgulamış Sinoué. Bütün olayların, paylaşamamaktan kaynaklandığını bilmek yine canımı sıkıyor. Ve işin güç savaşına dönüşmesi meydanı kana buluyor. Üstelik herkes haklı olduğunu söylemekten hiç vazgeçmiyor. Hepimizin az çok aşina olduğu hikâyeye yakından bakma fırsatı bu iki kitap. Ele alınan dönem çok uzun olduğu için olaylar yüzeysel ve hızlı geçilmiş. Bir Amin Maalouf anlatımındaki derinlikle işlenseydi eğer, onlarca kitap çıkardı. Taşların Çığlığı’ndan bir alıntı: “Doğru dürüst yazmayı beceremeyen, kalemi suçlar.” (s.287)
1956 yılında Mısır'da yönetime el koyan ve ardından Arap halklarının "Reis" olarak adlandırdığı karizmatik lider Nâsır ile 1995 yılında barış yanlısı Yitshak Rabin'in fanatik bir Yahudi tarafından öldürüldüğü 40 yıllık süreci kapsayan bir roman.
Bu 40 yıllık süreçte yaşanan savaşlar, darbeler, ekonomik bunalımlar, terör eylemleri, kayıplar, acılar ve yoksulluklara rağmen yaşama tutunan, özgürlük mücadelesi veren, barışa, dostluğa ve aşka inanan sıradan insanların sıra dışı yaşamlarının portesini çizen bir eser.
Orta Doğu'da yangın tüm hızıyla devam ederken yaşanan ikilemlerin ifade ediliş biçimine bayıldım. Bir yanda memleketlerinde kalıp mücadele etmeye çalışan idealist karakterler diğer yanda zulme daha çok dayanamayıp ülkelerini terk etmek zorunda kalan insanlar. Bu karar veriş sürecinde yaşanan ikilem ve buhranı yazarımız harika betimlemiş.
Filistinli bir kadın ile İsrail vatandaşı bir erkeğin imkansız aşklarına hüzünlendim, ülkesinin haklarını savunmak ile meşgul siyasilerin iktidarı ele geçirdikten sonra dönüştükleri zalim kişiliklere sinirlendim, vatanını savunan insanların kararlılığı karşısında umutlandım, terör eylemlerini, aşırılık yanlısı grupları ve çözüm için şiddete başvuranları lanetledim. Kısaca birden fazla duyguyu aynı anda yaşama fırsatını yakaladım.
Yüce Kral Süleyman döneminde olup bitenleri unutmuşlardır.
Aynı evde yaşayan iki kadın bir bebeği sahiplenmek için mücadele ediyordu. Her biri bebeğin kendisine ait olduğunu iddia ediyordu. O zaman Süleyman buyurdu: "Çocuğu ortadan kesin, yarısını birine, diğer yarısını ötekine verin."
Kadınlardan biri kabul etti ve şöyle dedi: " Ne benim ne senin olacak,paylaştırılsın !" Ötekiyse krala yalvardı : "Efendimiz, çocuk onun olsun,yeter ki öldürülmesin!"
O zaman Süleyman son konuşan kadını işaret ederek, kararını açıkladı : "Anne odur, çocuk ona verilsin"
O korkunç günü her düşündüğünde, Kur'an-ı Kerim'den bir ayet aklına geliyordu : "Allah onların kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlemiştir, işte onlar gafillerdir."
Politika, partiler. Onların yüzünden kocamı ve oğlumu kaybettim. Politikadan uzak dur! Kafalarının için pek çok idealle dolu olarak yola çıkıyorlar, iktidarı elde eder etmez de tüm ilkelerine ihanet ediyorlar.