Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Tatlı Bir Eylül

Demir Özlü

Tatlı Bir Eylül Gönderileri

Tatlı Bir Eylül kitaplarını, Tatlı Bir Eylül sözleri ve alıntılarını, Tatlı Bir Eylül yazarlarını, Tatlı Bir Eylül yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erken batıyordu güneş. Eylül ayıydı çünkü. Kuşkusuz Eylül ayıydı. Tatlı bir Eylül. Ilık bir rüzgâr yüzünü okşuyordu.
Eskiden güzel olan hiçbir şey kalmadı mı? Yeni ve güzel olan bir şey de yok.
Reklam
Gidiyordun artık, belirsiz bir geleceğe, başka kentlere, başka sokaklarda dolaşmaya. Bir pencerenin önünde oturarak yazı yazmaya çalışacaktın. Buydu yaşam, bir bakıma her şeyin bir bir yitirilişiydi.
Yaşam denilen şey karşısında kuşkuya kapılan bir insanı kim avutabilirdi artık. Kendisinin yazılarla aşmaya çalıştığı o acılardan başka.
Yaşadığın boğunçtu, bunaltıydı —kim bilir, belki de gençlik bunaltılarıydılar bunlar, mutlak olan yaşam tasarısıyla, yaşanan hayatın uzlaşamamasından, yaşananın, tasarlanana erişememesinden doğuyordu. Kim bilir belki de —daha o zamanlardan— başladığı andan itibaren çürümeye başlayan, kendisini bekleyen trajik sona doğru koşan, dünyanın üzerinde gerilip kaldığı vakit de, boşluğun üzerinde gerildiğini duyan, yaşamak denilen şeyin açık gözle algılanmasıydı.
Yazmanın yalnızlık olduğunu, bunun da ölümü çağrıştırdığını biliyorsun.
Reklam
Belki kendini yitirdiği için yaşamayı bilmiyordu artık. Bütün bu yabancı topraklarda sürüklenip duran bir gölgeydi. Bütün bu uzun tren yolculukları, yabancı kentlerin caddelerinde, alanlarında dolaşmalar, küçüklü büyüklü kentlerin labirentimsi dar sokaklarını zihninde tutma çabası, hepsi, yitirdiği kenti arayışıydı bu labirentlerde, yapraklarını dökmüş ağaçların sıralandığı tren yollarında, banliyö treni istasyonlarında dolaşıp duracak, varamayacaktı kendi kendine. Bütün bu yollar birbirleriyle birleşerek, birbirine açılarak dolanıp duruyorlar ve hiçbir yere çıkmıyorlardı. Hiçbiri onu imgelerinin kentine götürmüyordu.
Bütün bu gezintiler çok güzeldi. Ama sonraları, ayrılık saati çalıp da, uzaklık büyüyünce, kim bilir belki günler, haftalar sonra duyacaktın bu boğuntuyu. İçinde bunun sezgisi vardı. Çünkü sen, gene kuzeye gidecek, penceresinden ağaçlar görünen odanda oturacak, yalnızlık içinde bir şeyler yazmaya çalışacaktın. Şimdi olduğu gibi. Sessiz zamanın durduğu çatılara bakacak, bomboş doğanın açıldığı boşluğu görecektin. On dokuz yaşındayken kendini hükümlü kılmıştın buna.
Giderek bir şeyin içine batıyordun, olasılığın, olanaksızlığın, senin olanaklı kılamayacağın şeyin ürküntüsünü duyarak.
Her şeyi bırakıp burada yaşamaya başlamak ne kadar da güzel olurdu. Yeniden hayata gelmiş gibi. Yukarlarda, küçük bir katta, kimseler bilmeden, unutulmuş olmaktan çok unutmuş olmak için.
70 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.