Susuyorum. Derin bir karmaşanın içine düşüyorum, zaman düzlemleri korkunç bir şekilde ite kaka birbirlerini geçmeye çalışıyorlar, peki ama korkunç olan ne?
Yeteneksizdi, diğerlerinden çok daha fazla sahip olmak istediği şeye, yeteneğe sahip değildi ve dünyada hiç bir güç, kişisel hırsı bile bu eksikliği gideremezdi.
Yavaş yavaş derin sulara gömülmeler. Gömüldükçe serzeniş daha da artıyor. Kalkış. Aynı selin yeni, yüksek bir dalgası beni de içine alıyor. Sulara gömülmek. Karanlık. Sessizlik.
Yaralı. Sessizliğin içinde sızlanıp duran bir şey var. Sessizliğe karşı kelimeler ısrarla, şuursuzlukla beraber saldırıya geçmiş gibiler. Bilincin, efsanevi akış içerisinde bir görünüp bir kaybolması bu. Hatıralar adası. Onu şimdi götürdükleri yer... Oraya kelimeler ulaşmıyor; bu, son doğru düzgün düşüncelerinden birisi olmalı. Sızlanıp duruyor. Kadının içinde, onun çevresinde. Bu feryatları duyabilecek kimse yok etrafta. Sadece sel ve suların üzerindeki ruh. Tuhaf bir hayal sanki bu.
Onların benimle aynı dünyada yaşamadıklarını anlıyordum. Yattığımı görüyorlar, ama gerçekte nerede olduğumu bilmiyorlardı, tahmin bile edemiyorlardı. Aramızdaki adı olmayan nehrin karşı kıyısında durduklarını ve seslerinin zar zor bu tarafa ulaştığını bilmiyorlardı, hiç şüphesiz benim sesim de onlara ulaşmıyordu. Bütün maskelerin düştüğü, bütün ikiyüzlülüklerin yok olduğu ve adı acı olan çıplak gerçekten başka hiçbir şeyin kalmadığı anda mutluluk dolu bir soluk aldığımı bilmiyorlardı: Ama gerçek buydu.
TenselChrista Wolf · Gendaş Yayınları · 20053 okunma