Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Türk Matematikçileri

Kemal Zülfü Taneri

Türk Matematikçileri Sözleri ve Alıntıları

Türk Matematikçileri sözleri ve alıntılarını, Türk Matematikçileri kitap alıntılarını, Türk Matematikçileri en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fatih Sultan alimlerle birlikte seyahat etmeyi sevdiği için Uzun Hasan’la yaptığı otlukbeli seferi’ne Ali Kuşçi’yi de götürmüştür. İstanbul’un fethinden sonra pozitif bilimlere yöneliş, bu değerli Türk bilginin İstanbul’a gelmesiyle başlar.
Ali Kuşçi Kirman’da iken astronomi ile ilgilenmiş, “Eşkali Kamer” (ayın şekilleri) adında bir kitap yazmıştır. Kirman’dan Semerkant’a dönen genç halim, habersizce ayrılışını hata ve günahını affettirmek için hocası Uluğ Bey’in huzuruna çıkar. Uluğ Bey; “Bana Kirman’dan ne getirdin?” diye sorar. —Bir risale (kitapçık) getirdim. Kamerin (ayın) şekillerini hallettim, der. Ali Kuşçi “Hallül Eşkalil Kamer” isimli baştan sona hükümdarın karşısında okur. Uluğ Bey eseri dikkatle dinledikten sonra, Ali Kuşçi’ye karşı duyduğu takdiri ve hayranlığını ifade eder. 10.01 öğrencisi gibi değil, evladı hakiki bir dostu gibi görür.
Reklam
Salih Zeki
Matematikle uğraşmış, matematikçi olarak dünyaya gelmiştir.
Sayfa 103Kitabı okudu
Milletlerarası Astronomi Derneği’nin, aya uydu gönderen ülkelerin uzmanlarından oluşan bir komisyonun hazırladığı, Ay Haritasında üç Türk astronomi bilginin isimleri vardır. Büyük kratere Uluğ Bey, diğer iki kratere de Biruni ve Nasireddin Tusi adları verilmiştir. 
Karakter itibari ile sakin, ilme karşı derin bir aşk ve ateşe sahip olan Uluğ Bey, Semerkantta saltanat ve hükümeti birbiriyle kaynaştırmak suretiyle uzun süre hükümdarlık yapmıştır.
Matematik tarihi pek haklı olarak Biruni’den bahsettiği gibi, tıp tarihi de bu ünlü düşünürden bahseder.
Reklam
"Gelenbevi matematiği bir heves olmaktan çıkarıp, Sokrat'ın felsefede yaptığı gibi, gökten yere indirdi ve önemli işlerimizde sağlam bir disiplin olarak kullanmayı bildi."
Genç yaşında ağır ve önemli bir görev yüklenen Uluğ Bey, devlet yönetimi için harcadığı gayretinin yanında, ilmi kurumlar yaptırmış, ulema ile devamlı beraber olmuş ve ilmi sohbetler yapmayı asla ihmal etmemiştir.
Biruni, Kitabüs Saydele isimli eserinin önsözünde, “Ben ne Arabım ne de Acem, bu iki dili sonradan öğrendim,” şeklinde yazarak, Türk olduğunu vurgulamıştır.
Uluğ Bey hükümet merkezi olarak Semerkant’ı seçmiş ve ilmi çalışmalarına da orada sürdürmüştür.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.