Kurtuluş Savaşı sırasında daha çok taktik nedenlerle benimsenmiş olan halkçılık, değişen koşullar altında eski anlamını yitirmeye mahkumdu. Artık ne egemenliğin halkta olması söz konusuydu, ne alınan ekonomik kararlarda halkın gözetildiği söylenebilirdi, ne de gerçekten halkın yararına olabilecek alt yapı devrimlerinin gerçekleştirildiği.