Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sabahattin Ali'den Yusuf Atılgan'a

Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2

Berna Moran

En Yeni Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2 Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2 sözleri ve alıntılarını, en yeni Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış 2 kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Anadolu romanında mekanın anlamı doğal olarak başkadır. Köy, kasaba ve yabanıl doğa, ezen/ezilen çatışması açısından bazı özellikler ifade eden coğrafya bölgeleridir. Bilindiği gibi dünya edebiyatında köy ve kent karşıtlığının tarihi çok eskilere gider. Köy, masumiyet, erdem, yapmacıksız saf insanlar ·ıe mutlu doğal yaşam demekir. Kent ise para hırsı, ikiyüzlülük, yapaylık, ahlaksızlık demektir. Anadolu romanında durum değişiktir. Köy idealize edilmiş pastoral bir tabloyu akla getirmez, çünkü gerçekçi bir yaklaşımla canlandırılmıştır. Yoksulluğun, cehaletin, ilkel yaşam koşullarının hüküm sürdüğü, insanların sömürüldüğü bir yerleşim alanıdır. Kasaba da değişik bir anlam taşır, çünkü egemen sınıfın o bölgedeki güç merkezidir. Bundan ötürü, köylü açısından kasaba, karakol, dayak, işkence, hapishane demektir. Taşbaş, Memidik, Hatçe, Koca Halil, Kürt Ahmet, Kambur Tellal ve daha birçokları karakola ya da hapishaneye düşer, dayak yer, işkence görürler. Buna bağlı olarak, ezen/ezilen karşıtlığı kimi romanlarda şehirli/köylü karşıtlığı şeklinde belirir.
Sayfa 321 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Anadolu romanlarının birçoğunda baştaki durum kıtlık, sondaki durum onun tersi bolluktur. Kıtlıktan bolluğa geçişi orta kısımdaki eylem sağlar. Gerçi kıtlıktan bolluğa geçiş tüm Anadolu romanlarının ortak özelliği değildir, ama birçok romanda yer alması, dönemdeki sorunsalın belirleyiciliğini gösterir.
Sayfa 316 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Anadolu romanında göze çarpan ilk özellik eylem (aksiyon) öğesinin egemen olması. Ezen/ezilen çatışması üzerine kurulmuş bu romanlarda, eylemin, karakter ve düşün öğelerinden daha önemli rol oynaması doğaldır. Üstelik bu bağlamda "ezmek" fiili yönetici ve zengin sınıfın genel anlamda halkı sömürmesi dışında, kaba kuvvete dayanarak yapılan hareketleri, yani şiddeti (dayak, işkence, adam öldürme) içerir. Buna karşılık başkaldırının da silahlı başkaldırı olması zorunludur, çünkü ezilenin hakkını araması için başvurabileceği yasal yollar tıkalıdır. Bunun bir sonucu, anlatıda, hareketli bir olay örgüsüne ağırlık tanınması olmuştur.
Sayfa 315 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Geleneksel romandan beklediklerimizi Anayurt Oteli'nde bulamayacağımız yeterince açık. Ne karakter çizmede, ne olay örgüsü kurmada ne de kullandığı anlatıcı konusunda geleneksel roman konvansiyonlarına uymuş yazar. (Yusuf) Atılgan Aylak Adam'ı bir roman olarak, Anayurt Oteli'ni ise bir tür antiroman olarak yazmış diyebiliriz.
Sayfa 294 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Tutunamayanlar, anlatım tekniği bakımından, Türk romanında bir aşamadır.
Sayfa 280 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Tutunamayanlar'da bilinç akımı hiç yok gibidir. Temel yöntem "alıntılanan iç konuşma"dır ve Atay bu yöntemi değişik ve ilginç şekillerde kullanır. Doğal olarak bu iç-konuşma birinci kişi ağzından verilir.
Sayfa 274 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Reklam
Atay'ın Tutunamayanlar' da kullandığı anlatım yöntemi - Joyce'dan, Nabokov'dan, Dostoyevski'den izler taşır, ama Atay'ın yaptığı onları körü körüne taklit etmek değil, onlardan esinlenmek ve yöntemleri kendi buluşlarıyla beslemek olmuştur. Ustaca kullandığı bu karmaşık teknik ayrıca incelenmeye değer sanırım.
Sayfa 272 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Tutunamayanlar'ı öbür Türk romanlarından ayıran (ama James Joyce'un Ulysses'iyle birleştiren) bir özelliği de çeşitli üsluplara (Osmanlıca, Türkçe, Öztürkçe) ve biyografi, ansiklopedi, günlük, şiir, tiyatro, mektup gibi çeşitli söylemlere yer vermesidir. Romana zenginlik ve ansiklopedik bir genişlik sağlayan bu çeşitlilik Atay'ın ironisine de hizmet eder.
Sayfa 270 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Oğuz Atay - Tutunamayanlar
(Tutunamayanlar'da) birbirini çerçeveleyen üç öykü var: - Tutunamayanlar kitabının öyküsü - Turgut Özben'in öyküsü - Selim Işık'ın öyküsü İlk önce gazetecinin yazısı ile birinci öykü (Tutunamayanlar kitabının öyküsü) başlıyor; sonra Turgut'unki ve Turgut'un öyküsü sürerken Selim'inki başlıyor. Kapanışlar da tersine bir sıra izliyor tabii. İlk önce Selim'in öyküsü kapanıyor, sonra Turgut'un öyküsü, en sonunda da Tutunamayanlar kitabının öyküsü. Ayrıca bu üç anlatım arasında içeriden dışarıya doğru işleyen bir nedensellik bağı gözlemleriz. Şöyle ki, Selim'in mektubu Turgut'u harekete geçirir ve böylece Turgut'un öyküsünü başlatmış olur, Turgut'un mektubu da gazeteciyi harekete geçirir ve kitabın öyküsünü başlatır.
Sayfa 267 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Tutunamayanlar 19. yüzyıl gerçekçiliğine sırtını dönmüş, bir ayağı modernistlerde bir ayağı postmodern bir roman. Böyle olmasının başlıca nedeni de sanırım, Atay'ın James Joyce gibi modernist bir yazarla, Nabokov gibi postmodernist bir yazardan çok etkilenmiş olması.
Sayfa 266 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
327 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.