Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fıkıhtan Hukuka ve Demokrasiye Geçiş Sorunları

Türkiye'nin Hukuk Serüveni

Taha Akyol

Türkiye'nin Hukuk Serüveni Gönderileri

Türkiye'nin Hukuk Serüveni kitaplarını, Türkiye'nin Hukuk Serüveni sözleri ve alıntılarını, Türkiye'nin Hukuk Serüveni yazarlarını, Türkiye'nin Hukuk Serüveni yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslam da yorumun kuralları vardır, usulsüz vüsul olmaz.
"Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." Anayasa madde 90/5
Reklam
Son sözü Büyük Cevdet Paşa’ya bırakıyorum: Asıl lazım olan, mahkemeler hakkında kamuoyunun güveni olup, bu da hâkimlerin kendi konumlarından emin olmalarına bağlıdır... Bütün düvel-i muntazamada [muntazam devletlerde] bu kaide benim­senip uygulandığı gibi Devlet-i Âliyye’de daha eski zamanlarda haklı haksız şunun bunun başı kesilirken dahi hâkimler bundan müstesna ve her türlü sıkıntıdan uzak ve saygın idiler.
Hukuk elbette geometrik bir şablon değildir. Hukukta farklı doktrinler, devletlerin yargı örgütünde farklı modeller vardır. Fa­kat kuvvetler ayrılığı, kuvvetlerin birbirini denetleyip dengeleme­si (checks and balances), bireysel hak ve özgürlüklerin üstünlüğü evrensel ilkelerdir. Bunlar olmadan hukuk devleti olmaz, özgür­lük olmaz, bir düzeyden sonra gelişme de olmaz.
Bir hayat laboratuvarı olan tarihteki tecrübelere bakmadan, fıkıh kurallarının dünyevi bölümlerini bir itikat gibi telkin etmenin zamanımızda doğurduğu ağır sorunları hatırlatmaya gerek bile yok.
Dini ve din anlayışı tümüyle farklı bir ülkede [Türkiye'de] laiklik uygulamasının Batı ile geniş ilişkiler İçinde bulunulsa da Batı ülkelerindeki gibi olması, laikliğin aynı anlam ve düzeyde benimsenmesi beklenemez." (AYM, E: 1989/1, K: 1989/12)
Reklam
Bütün tarihimizde olduğu gibi, tamamen beyaz ya da tamamen siyah olmayan bu kaotik hukuk ve yargı tablosu, başta akademis­yenler olmak üzere hukukun üstünlüğüne inanmış araştırmacıla­rı bekliyor. Ülkemizde hukuk şuurunun gelişmesi, pozitif geliş­meleri yüreklendirmek, hukuku eğip büken davranış ve tasarruf­ları kamuoyunun hükmüne sunmak için...
Hâkimler “idare adamları”nın etkisinden uzak durarak onur­larını korurlar. Halbuki Yassıada mahkûmiyetleri işte böyle “ida­re adamlarının”, siyasi güç sahiplerinin etkisiyle alınmış “zulüm belgeleri”dir.
Siyaset, ortası bulanamaz bir kutuplaşmaya kilitlenmişti.
Kutuplaşma CHP’yi DP’ye oy veren halk çoğunluğunu anla­maktan, DP’yi de CHP’ye oy veren kentli okumuş kitleleri anla­maktan alıkoyacaktır.
Reklam
1950-60 dönemine hangi taraftan bakarsanız öbür tarafı haksız görürsünüz. Tablonun bütününe bakmak gerekir.
İnkılaplarda kamu hukukunun düsturları değil, bir Önder'in ve onun etrafında bir azınlığın iradesinin çoğunluk iradesine cebir ve zor ile müdahale ve tahakkümü yürürlüktedir.
1924 Anayasası’nda yargı bağımsızlığı çok zayıf olarak düzenlenmiştir. Bunun doğurduğu zihniyet sorunlarını Türkiye hâlâ aşamamıştır..
Kuvvetler birliğinin en büyük ruhu mutlakıyetle istibdattır. Ve kuv­vetler birliğinin bugünkü misali mutlakıyet ve istibdattır. Ne isterse baştaki âmir, onu yaptırır...
Meşrutiyet İslamcıları, kanun önünde herkesin eşit, olmasını, “Batı tipi demokrasinin İslam ile bağdaşmaz oluşunun bir başka delili” olarak görmüyor, aksine eşitliği İslam’ın gereği sayıyorlardı.
61 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.