“Yukarıdan görünen Kilmore Koyu, mahşer yeri gibiydi; Doğuda bulutlar geri çekiliyorlar ve yerlerini, giderek parlaklaşan altın yaldızlı bir ışığa bırakıyorlardı. Güneş ışınları kapalı gökyüzünü bir kedi pençesi gibi tırmalıyordu. Rüzgar kesilmiş, kasabanın üstündeki fırtına, dümdüz yağan yoğun bir yağmura dönüşmüştü. Deniz bir karınca yuvasını andırıyordu.”