"Emmi hiçbir insan doğuştan kötü yaratılmaz. Sistem insanları kötü yapmak için özel çabalar ve paralar harcar. Okutur, üniversiteleri bitirtirir, daha da neler yapar neler. Yoksa bu halk neden bize ters düşsün? Niçin bindiği dalı kessin? Neden partimizin, yolumuzun tersini seçsin? Dünyanın yüzde doksanı yoksul ve aç insanlardan oluşuyor. Fakat yoksullar yoksulları kurtaracak siyasal görüşlerin peşinden gitmiyor. Neden neden neden...?dedi.
"Ve her türlü korku, tarihin bilinen en eski öğretim metotlarından biridir. Krallar, padişahlar, despotlar, bir okul olarak bu yönteme hep başvurmuştur. Günümüzde aynı yöntem geliştirilmektedir. İnsanların onuruyla oynanmaktadır. O bakımdan yaşadıklarını sorun etme..."
"Bunun içindir ki ezilenler umudu dört kitaptan üstün ekmek gibi hep tepelerinde taşımışlardır. Bunun içindir ki ekmeksiz yola çıkmışlar da türküsüz ve umutsuz adım atmamışlardır. Bunun içindir ki yenilmezler. Ya da kavgaya, yenildikleri yerden yeniden başlama yürekliliğini sadece onlar gösterirler."
"Naylon bardaklara çaydan çok su dolduran işçiler, ya da işsizler, bir de simit buldular mı mutluydular. Adını kahvaltı koydukları bu telaş, kahvaltıdan çok bir yasak savmak içindi."
"O hâlâ Orhan Kemal'in, John Steinbeck'in romanlarındaki işçileri arıyordu. İş giriş çıkışlarında neşeyle şarkı söyleyen, yarenlik eden işçileri! Patronsuz, postabaşısız, özgür, koskoca bir geceyi yakalamış, eğlenen, içki içen, dans eden işçiler. İşbaşı zillerinin, bekçi düdüklerinin bölmediği koskoca bir gecenin sahibi işçilerdi. Sigortalı, sendikalı, yarın işten atılma korkusu olmayan, kendine güvenli, başları dik işçiler..."
"Zaten hep böyle olurdu. Acılar sıralanır, kavgalar yapılır, yük çekilmez olunca kaçılır, konu değiştirilirdi. Ya saza, ya söze sığınılırdı. Mahallede olan, yiten, kendilerinden çok derdi olanların dertleri gündeme getirilirdi."