Mantık (ratio) ruhtan ayrıdır. Mantık beşeri bireysel bir yetenektir ve bu çerçevede ruha ancak dolaylı iştirak ettiği için geçerlidir. Akılüstü olan, mantıksız sayılmaz; aklı aşan sadece bireysel yetenekler ile kavranamaz.70
Son bir değini daha:
Bazen akıl ile şuur sözcükleri aynı anlamda kullanılır, aynen bizim Sanskritçede “chit” diye ifade edileni anlata bilmek için yaptığımız gibi.71 Böyle bir çeviri ancak varlı ğın sınırları içinde kalınca mümkündür.
Örneğin üçlülük sachchidananda durumunun mülaha zasında olduğu gibi. Burada söz konusu bilinç olağan an lamda anladığımız bilinç değildir, yani bir tür izafi idrak sayılır. Bunun böyle bir durum için bir “varolma nedeni” olduğu söylenebilir çünkü— kırık bir şekilde olmasına
68. Herbert Spencer’in “Bilinmeyen”in teorisini de bu yüzden reddediyoruz.
69. Bkz. Matgioi’nin La Voie metaphysique, s.86.
70. Mysterium’un teolojik anlamda da idrak edilebilen bir şey olmadığını, bilakis
kelimenin kökenine göre ifade edilemeyenin, söylenemeyen bir şey olduğunu hatır latmak isteriz.
71. Bkz. Vedanta’ya Göre İnsan ve Halleri, 14. kısım.
77
rağmen—ruha iştirak ettiği için.
Evrensel ve uhrevi olan bu ruh, nihai varoluş nedenidir, her şeyin gerçek “sebeplilik prensibi”dir. Varlığın bü tün mertebelerinde tezahür edecek olan, kendine dokun- maksızın kendini belirler. “Sebeplilik prensibi” kavramı bu şekildeki anlamıyla teoloji ve felsefeye yabancıdır. Bu şekilde anlaşılan bu kavram modern düşüncenin çöze mediği soruları gereklilik ve tesadüf arasındaki zıddiyeti barıştırarak çözüyor.72
ben şuurudur (ahan- kara); “mental” diye belirlediğimiz ve “akıl” diye tercüme ettiğimiz kabiliyete mahsus bir form.19 “Mental” ifadesi bize uygun geliyor, Hintçenin “mana”sına, Latincenin
19. Vedarıta’ya Göre İnsan ve Hallerinin 3. bölümü ile karşılaştırınız.“mens”ine, İngilizcenin “mind” ile “man”ine, Almancanın “marnı”, “man” ve “mensch”ine
“Bir gece kaderi ile huzur içinde uçuşan bir kelebektim: uyandım ve Chuang-tzu idim. Gerçekte kimim ben şimdi? Chuang-tzu olduğunu düşleyen bir kelebek mi yoksa ke lebek olduğunu zanneden Chuag-tzu mu? Bu hadisede iki gerçek birey mi var? Bir birey bir diğerine mi dönüştü? Ne biri ne de öteki: Tek bir özün gerçek olmayan iki usulü idi: bütün özlerin her halleriyle bir olduğu uhrevi norm idi.”
(Chuang-tzu, II)
Uyuyan kişinin gördüğü rüyada belirli bir rolü olsa da, diğer bütün roller de o kişi tarafından oynanır, merkezi rolden daha az bilinçli olsa da. Bütün bu rolleri kendi edimleri olarak gerçekleştiriyor; kendi ferdiliğinin özüne dokunmayan fiiller. Uyuyan kişi rüya gördüğünü biliyorsa eğer gördüklerini umursamaz. O aynı anda oyuncu ve se yircidir. Rüya gördüğünü unuttuğu zaman rüyaya bağım sız bir gerçeklik atfeder. Rüya hadiselerini asli kaynağın dan—yani kendi bireysel birliğinden ayırdığı zaman—bu hayale yenik düşer.
Bu dünyada karanlık, ışığın yokluğu anlamına gelir yani mutlak olumsuzluk olan bir şey. Gaybi anlamda karanlık, ışıyan tezahüratın üstünde duran bir şeydir. Sembolizmde siyah, bu çift anlamı taşır.