Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Venedik'te Ölüm

Thomas Mann

Venedik'te Ölüm Sözleri ve Alıntıları

Venedik'te Ölüm sözleri ve alıntılarını, Venedik'te Ölüm kitap alıntılarını, Venedik'te Ölüm en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sevenin sevilenden daha tanrısal olduğu,çünkü tanrının sevilende değil, sevende bulunduğu fikrini söyledi.
Bu eserler, gerçekte kısa kısa günlük çalışmalar halinde, tek tek yüzlerce esinin üst üste dizilmesiyle büyüklüğe ulaştırılmıştı ve baştan başa her noktasıyla böyle mükemmel oluşları, ancak yaratıcılarının, doğduğu eyaleti fethedeninkine benzer bir irade ve azimle yıllar yılı hep bir ve aynı eserin heyecanı içinde dayanmalarından, bizzat bu yaratışa sadece en kuvvetli ve en ciddi saatlerini harcamış olmalarından doğuyordu.
Reklam
“Ama öte yandan, böyle bir atılım yapmayı kesin olarak istemekten fersahlarca uzakta bulunduğunu hissediyordu. Bu atılım onu gerisin geri götürecek, onu asıl kişiliğine iade edecekti; şu da var ki kendinden uzaklaşmış bir kimse için, tekrar kendini bulmaktan daha sıkıntılı bir şey olur muydu?”
Hayalinde tasarladığı manevi güzelliğin bir heykeli ve aynası olarak, insanların önüne koyduğu zarif biçimi bilinçli bir kendinden geçişle dilin mermer kütlesinden koparırken onun, ruhunda etkinlik gösteren de bu güç değil miydi? Heykel ve ayna! Gözleriyle orada, maviliğin kenarındaki asil varlığı kucaklıyor, kabaran bir heyecan içinde, bu bakışlarıyla bizzat güzelliği, Tanrı’nın fikrine ait biçimi, bir insanda kendini açığa vurarak hafif ve mültefit, tapınılmak için önüne dikilmiş yalnızca düşüncede yaşayan o tek ve arı mükemmelliği kavradığına inanıyordu. Sarhoşluktu bu; yaşlanmakta olan sanatçı düşünmeksizin, hatta hırsla karşılıyordu bunu.
Garip saatler! Sinir yıpratıcı garip çabalayış! Fikrin bir vücutla birleşmesinden olan garip doğumlar!
Bu atılım onu gerisin geri götürecek, onu asıl kişiliğine iade edecekti; şu da var ki kendinden uzaklaşmış bir kimse için, tekrar kendini bulmaktan daha sıkıntılı bir şey olur muydu?
Reklam
Çünkü güzellik, sevgili Phaidrosçuğum yalnızca güzellik, hem sevilmeye değer hem de göze görünür bir şeydir; güzellik, bunu iyice belle, tinsel olanın duyularla kavrayıp duyularla katlanabileceğimiz tek biçimidir. Yoksa öteki tanrısal kavramlar da, akıl, erdem, hâkikat de bize duyularımızla görünseydi, halimiz nice olurdu?
Zihni doğum sancılarıyla kıvranıyor, zekâsı kaynamaya başlıyor, belleği gençken öğrendiği, ama şimdiye kadar hiçbir zaman kendi ateşiyle tutuşturmadığı o çok eski fikirleri dışarıya atıyordu.
Aschenbach, zevk ve eğlenceyi sevmezdi. Nerede, ne zaman olursa olsun aylak olmaya, kendini dinlemeye bırakmaya, gününü gün etmeye gelince, Aschenbach —hele gençlik yıllarında— içinde bir huzursuzluk, bir nefret duyar, yüce didinmelerine, günlük hayatın kuruluğuyla kutsal ödevlerine itildiğini hissederdi. Fakat bir burası onu büyülemiş, iradesini gevşetmiş, onu mutlu etmişti.
Yorgun, ama zihni uyanık, uzun süren yemek boyunca soyut, hatta metafizik konularla oyalandı; insan güzelliğinin oluşması için evrensel düzeni bireysele bağlaması gerekli esrarlı sentezi düşündü; oradan biçimin ve sanatın genel sorunlarına geçti; sonunda, düşünce ve buluşlarının, yaşarken bize pek yerinde gelen, fakat uyandıktan sonra tamamen yavan ve işe yaramaz oldukları anlaşılan rüya telkinlerine benzediğini gördü.
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.