Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bir Dostluk

Wittgenstein'ın Yeğeni

Thomas Bernhard

En Eski Wittgenstein'ın Yeğeni Sözleri ve Alıntıları

En Eski Wittgenstein'ın Yeğeni sözleri ve alıntılarını, en eski Wittgenstein'ın Yeğeni kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
O sıralar herkes tarafından terk edilmiştim, ben onların hepsini terk etmiştim çünkü, işin aslı bu, hiç kimseyi istemiyordum, tıpkı artık hiçbir şeyi istemeyişim ama her şeye de kendi elimle son veremeyecek kadar korkak olmuşum gibi. Ve belki de kapkara yılgınlığımın zirvesinde, artık bu sözcüğü ağzıma almaktan da utanmıyorum,çünkü çoktandır, içinde süslenecek tek bir şey kalmayan ama her şeyin sürekli olarak üstelik de en iğrendirici biçimde süslediği bir dünyada kendi kendime yalan söylemek ve bir şeyleri süslemek niyetinde değilim.
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Romanlarının kahramanlarının dünyasının temel taşlarından biri tekrardır. Yalnız saplantılı roman kahramanları aynı takıntıları tekrarlayıp, dönüp dolaşıp aynı öfke ve tutkuları dile getirmekle kalmazlar, bu tutku ve saplantıları bize şaşırtıcı bir enerjiyle anlatan Bernhard da, kahramanlarıyla birlikte, aynı cümleleri birbiri ardından yeniden yeniden yazar durur.
Sayfa 107 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Kendilerini ve kahramanlarını bir tür estetik zırhla koruyarak roman dünyalarının ağırlık merkezini bu tür "aşırılıklardan" koruyan Tolstoy, Proust ya da Halit Ziya'da okuduğumuz zaman "öfkeli ve acıklı bir aristokratın, veya kendini beğenmiş ama sevimli bir kahramanın züppelikleri" diyeceğimiz bu saldırılar Bernhard'ın dünyasının taşıyıcı sütunlarıdır. Proust, Tolstoy, Halit Ziya gibi "dengeli" yazarları okurken düşüneceğimiz gibi, tekrarlanan saplantılar, "insani erdemler ve zaaflar dünyasının bir yaprağı" gibi değil, bütün bir dünya olarak görünür bize. Çoğu başka yazarların ancak "hayat bütünlüğü" içinde görüp kenarda köşede yer verdikleri "takıntılar, saplantılar, aşırılıklar" Bernhard'ın dünyasında başköşeyi tutmuş, "hayat" dediğimiz deneyimin geri kalan kısmı ise ancak hakaret edilmek için hatırlanan küçük bir ayrıntı olarak bir köşeye itilmiştir.
Sayfa 109 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Gücünü bu saplantılardan alan saldırıları, sövgüleri ilgiyle okuyabilmemin nedeninin Bernhard'ın bitip tükenmeyen dilsel enerjisi kadar, kahramanlarının konumundan da kaynaklandığını düşünüyorum. Öfke, Bernhard kahramanları için sefalete, kötülüğe, budalalığa, aşağılık bir dünyaya karşı kendilerini korumanın bir yoludur. Kendilerini güvende hisseden, çevrelerine yukardan bakabilmenin tadını çıkarabilen "başarılı, ayrıcalıklı" kişilerin küçümseyici sövgüleri değildir Bernhard kahramanlarında tanık olacağımız: Bu kahramanların öfkesi, her an felaketlerle yüz yüze gelmeye alışmış, insanların ne mal olduğunu acıyla öğrenmiş, düşmemek, yıkılmamak, ayakta durabilmek için çırpınanların öfkesidir. Sık sık şu veya bu kişinin "ayakta duramadığından", "sonunda yıkıldığından", "bir köşede kuruyup yok olduğundan", " en sonunda onun da mahvedildiğinden" söz edildiğini okuruz. Başkalarının yıkımı, acımasızlık ve budalalıklarla kuşatılmış Bernhard kahramanlarına yollanmış birer tehlike işareti görevi görür. Kahramanların bu budalalık ve yıkım tehlikelerine, genel sefilliğe karşı, Bernhard'ın sık sık kullandığı kelimelerle söylersek, "dayanmak, katlanmak, tahammül etmek, ayakta durmak" için yapacakları ilk iş herkese, her şeye kelimelerle amansızca saldırmaksa, ikincisi, bir tutkuya, "derin", "felsefi", "anlamlı" bir çabaya, en azından bir saplantıya kendilerini bütünüyle vermeleridir. Bu saplantılar bir anda bu kahramanlar için bütün bir dünya olur, vazgeçilmeyecek tek şey olur.
Sayfa 109 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Bernhard'ın kahramanları da durmadan nefret ettikleri konulara dönerler, nefretlerini körükleyecek koşullar ararlar, iğrenmeden, nefret etmeden yaşayamazlar: Viyana'dan nefret ederler, oraya koşarlar; müzik dünyasından iğrenirler, müziksiz yapamazlar; kız kardeşlerinden nefret ederler, onu ararlar; gazetelerden iğrenirler, okumadan edemezler; aydın gevezelikten tiksinirler, ve eksikliğini hissederler; edebiyat ödüllerinden iğrenirler ve yeni kostümler giyip koşa koşa onları almaya giderler... Hoşlanmadığı şeylerin tam tersini yapan, nefret ettikleri konulara saplanan, kendilerini hep suçüstü yakalamak isteyen bu insanlar Dostoyevski'yi, özellikle de Yeraltından Notlar'ın başkişisini hatırlatırlar.
Sayfa 110 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Dostoyevski ile bir yakınlığı vardır Bernhard'ın. Saplantılar ve tutkuların her defasında bir saçmalığa, umutsuz bir karşı koymaya dönüştüğünü anladığımızda Bernhard'ın dünyasının Kafka'nınkini de çağrıştırdığını düşünebilirsiniz.
Sayfa 110 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Geleneksel romanın "olay örgüsü" dediği şeyi Bernhard'ın dünyasında cümlelerin çizdiği bu "eliptik" hareketler aracılığıyla izleriz. Aynı ülkeler ve gözlemler yeniden yeniden tekrarlanırken anlatılan hikaye de ağır ağır kıpırdanır. Ama hatırlandıkça yazılan ve yazıldıkça ilerleyen hikayelerdir bunlar. Anlarsınız ki, Thomas Bernhard masaya oturmadan önce ne dört başı mamur bir hikayeyi bütün ayrıntılarıyla düşünmüştür, ne de her şeyi bir kerede yerli yerine yerleştirmek kaygısı taşır. Sanki bazı kahramanlarının bir türlü yazı bitiremedikleri kitapları gibi, onun da başlangıçta aklında yalnızca öfke, nefret ve şiddetle yoğrulmuş bir izlenimler sisi vardır.
Sayfa 112 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Thomas Bernhard'ın Roman Dünyası Üzerine - Orhan Pamuk
Bu sis aralandıkça arkasından küçük, hoş, acımasız, eğlenceli anekdotlar çıkar. Bernhard'ın romanları onca tutkuyla konuşmalarına rağmen dramatik değil, anekdotiktir: Romandan alacağımız tadlar kitabın bütünlüğünden çok, tıpkı bizim roman dünyamızda olduğu gibi, romanın içine dağıtılmış hikayeciklere bağlıdır. Bu hikayeciklerin, özellikle aydınlar, sanatçılar üzerine kurulmuş olanlarının çoğunun onlar hakkında geliştirilmiş acımasız gözlemler, dedikodular ve hakaretler üzerine kurulduğu da hatırlanırsa Bernhard'ın roman dünyasının yalnızca biçimsel olarak değil, ruhsal olarak da yer yer bizimkine yakın olduğu düşünülebilir. O hepimizin öfkeyle yaptığı saldırıları, acımasızlıkları, saplantıyla tekrarladığımız nefretleri, sövgüleri, tutkuları, herkesin önünde apaçık dile getirmenin ve bunu "iyi sanat" düzeyine çıkarabilmenin bir yolunu bulmuştur.
Sayfa 112 - Metis YayınlarıKitabı okudu
Çünkü kendimizi aldatmayalım, çoğunlukla elimizin altında bulunan kafalar ilginç olmaktan uzaktır, zevksiz elbiselere sokulmuş çıtkırıldım bedenler üzerinde acınası ama ne yazık ki acımaya layık olmayan hayatlar sürdüren patates azmanlarından ne kadar hayır gelirse onlardan da o kadar gelir.
628 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.