Bir adada başlayan öyküyü başka bir adada okumak varmış. Yağmurdan Sonra bir distopya,edebiyatımızda pek yaygın olmayan tür. @defnesuman almış bizi bambaşka bir diyara götürmüş. Deprem, salgın,savaş, doğa kirliliği...İnsanın birbirine ve masum doğaya yapabileceği ne kadar kötülük varsa hepsinin ortasına fırlatmış. Bir barınaktayız,bir depremle başlıyor her sey, Yağmur, Kaya ve Bulut'un kaçış öyküsüne tanık oluyoruz sonra. Oğlanlar 18 yaşında cepheye, kızlar ise ordudaki askerlere hizmet etmeye gönderiliyor;Yağmur ve Bulut'un amacı yazgılarına teslim olmamak Kaya'nın ise hiçbir şeyden haberi yok.Gizlice planın parçası oluyor,gerisi bir kaçış öyküsü,yolda olma hali,hiçbir yerinde huzur kalmamış bir gezegende...
Kitap lanetli bir masal gibiydi,isimlere bayıldım, biraz mitolojinin,biraz efsanenin içinde gibiydim okurken. Birinci salgın, ikinci salgın, üçüncü salgın, girilemeyen denizler,savaşlarla gelen yıkımlar, üremekte zorluk çeken insanlar, kıymetli yumurta ve spermler...Yazar ne erkek bir dünyada yaşadığımızı da göstermiş bize en zarif şekilde..Biz yaşananları Kaya'nın ağzından dinliyoruz.Hem içine bulunduğu anı hem geçmişi anlatıyor çift zamanlı gidiyor. Su gibi akıyor, düşündürüyor, nasıl bu dünyanın başına gelen en kötü mikrop olduğumuzu gösteriyor,gelecekten...Eser 158 sayfa keşke hemen bitmeseydi, keşke daha uzun sürseydi dedim okurken.
