Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yakın Tarihimizin Sır Perdesi

Yavuz Bahadıroğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Türkiye İsmi Nereden Geliyor?
Cumhuriyetten sonra “Osmanlı Devleti" ya da "Osmanlı Cumhuriyeti" gibi isimle yola devam edilemezdi, çünkü Osmanlı Devleti'ni kuran “Osmanlı Hanedanı" ortadan kaldırılmış, hepsi yurtdışına sürülmüştü... Doğal olarak yeni bir isim arandı... “Türkler" ve "Türkiye" ismi, yabancılar tarafından öteden beri telaffuz
Sayfa 223Kitabı okudu
Yavuz BAHADIROĞLU Anısı
Düşünün ki, bu "fikir”ler, ders kitaplarına serpiştirildi ve o dönemin çocuklarının beynine ekildi. Laiklik uğruna kelepçelendiğimde, on dört yaşındaydım. Köy evimiz basılmış, Osmanlıca öğrenirken karaladığım kâğıtlara el konmuş, “Bunları kim yazdı" diye soran jandarmaya, “Ben yazdım" deyince, kelepçelenmiştim. Oysa açıkçası
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Fransız Enstitüsü üyesi Funck, köylülerin “namuslarına sahip çıkma" haklarının bile olmadığını yazar: “Halkın derebeylerine karşı aile namuslarını koruma hakları bile yoktu. Çünkü gelinle damat, gerdeğe girmeden önce davetlileriyle birlikte derebeyinin şatosuna gitmek ve gelini derebeyine sunmak zorundaydılar. Derebeyi isterse gelinle sabahlayabilir ve hiç kimse bunun hesabını soramazdı." (La société au Moyen, Paris 1937, s. 51)
Lozan
"Misak-ı Milli"ye göre, bugünkü sınırlarımızın dışında bulunan Batum, Batı Trakya, Musul, Kerkük ve Süleymaniye vazgeçilmezlerimiz arasındaydı. Bütün bunlardan Lozan'da vazgeçtik. Kısacası Birinci Dünya Savaşı'na 5 milyon kilometrekarelik toprakla girdik, Lozan'dan 780 bin metrekarelik bir “vatan"la döndük! Bu tabloya isteyen “zafer" desin, isteyen “hezimet!" Artık ben karışmam.
Şeyh Said, İslâm dini adına ayaklandığını söylüyor ve herkesi şeriatı savunmaya davet ediyordu. 
Sayfa 208Kitabı okudu
Yakın Tarihimizden Bir Kesit
Tarih 3 Mart 1924. Yer Türkiye Büyük Millet Meclisi... Kürsüye çıkan Rize Milletvekili Ekrem Bey, hilafetin kaldırılmasının gerekliliği konusunda şunları söylüyor (İkinci Meclis Zabit Ceridesi , cilt 7, s. 31'den özet olarak): “Efendiler, Millete hizmet etmiş, tarihimizde, birçok sadrazamlar gösterebilirsiniz. Fakat padişah göstermek için müşkülât çekersiniz. Bunların tahta bağlı olmalarının sebebi yalnız menfaat, ihtiras; bundan ibarettir... Türk milletinin bu kadar geri kalmasına sebep padişahlardır... Bu padişahlar bidayet-i saltanatlarında hiçbir şey yapmamışlardır... Bu tarihi (yani Osmanlı tarihini) yukardan aşağıya tetkik ederseniz, hep cinayet, şahsi ihtiras görürsünüz... Sultan Fatih'ten mi bahsedeceksiniz? Benim gözümün önüne, onun, sırf bir arzusu için, en kıymetli sadrazamımız olan Mahmud Paşa'yı katlettirmesi geliyor... Devri baştan ayağa cinayettir... Mazisi cinayetlerle dolu ve Türk milletine hizmet etmemiş bulunan bu aile...." Nutuk sövmelerle, kınamalarla, lânetlemelerle sürüyor... Bin yıllık geçmiş insafsızca karalanıyor... Arkasından, henüz bir yaşına bile basmamış cumhuriyet övüle övüle göklere çıkarılıyor. Peki bu sözler gerçekle bağdaştırılabilir mi? Elbette hayır! Ama bu sözler o günlerde TBMM çatısı altında söylendi ve çok da alkışlandı.
Reklam
"Bir tane hakikat, bir harman yalanı yakar." (Bediüzzaman)
Sayfa 65 - Panama Yayıncılık - 2016Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.