Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Yakın Tarihimizin Sır Perdesi

Yavuz Bahadıroğlu

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Birileri bize, tarih kitapları aracılığıyla yalanlar söylemiştir. Ancak hiçbir yalan ilânihaye yutturulamaz. Gün olur, " Bir tane hakikat, bir harman yalanı yakar." ( Bediüzzaman)
"Kemalizm... Yalnız yaşamak dinini aşılayan ve bütün prensipleri ekonomik temeller üzerine kuran bir dindir." Bu "yeni dine" elbette "yeni bir kıble" gerekiyordu! Onu da Kemalettin Kamu uyduruyor: "Ne örümcek, ne yosun / Ne mu'cize ne füsun, Kabe Arap'ın olsun/ Bize Çankaya yeter!" Artık sıra minare ve ezan uydurmaya gelmişti. O iş de Yaşar Nabi'ye düşüyor: "Motorların şarkısı olsun yeni bestemiz, Yeni din ezanları, minareler yerine, Bulutlara püsküren bacalarda okunsun!" Olup bitenleri anlamayanlar ise cumhuriyet tarihinin en namlı celladı olan Kara Ali'ye veriliyor: " Menemen olayına kadar (1931) geçen 12 yıl içinde 5bin 216 kişiyi sallandırdım." Laikliğimizin meşhur cellada çok işi düştüğü anlaşılıyor!.
Reklam
Türkiye İsmi Nereden Geliyor?
Cumhuriyetten sonra “Osmanlı Devleti" ya da "Osmanlı Cumhuriyeti" gibi isimle yola devam edilemezdi, çünkü Osmanlı Devleti'ni kuran “Osmanlı Hanedanı" ortadan kaldırılmış, hepsi yurtdışına sürülmüştü... Doğal olarak yeni bir isim arandı... “Türkler" ve "Türkiye" ismi, yabancılar tarafından öteden beri telaffuz
Sayfa 223Kitabı okudu
Yavuz BAHADIROĞLU Anısı
Düşünün ki, bu "fikir”ler, ders kitaplarına serpiştirildi ve o dönemin çocuklarının beynine ekildi. Laiklik uğruna kelepçelendiğimde, on dört yaşındaydım. Köy evimiz basılmış, Osmanlıca öğrenirken karaladığım kâğıtlara el konmuş, “Bunları kim yazdı" diye soran jandarmaya, “Ben yazdım" deyince, kelepçelenmiştim. Oysa açıkçası
Sayfa 114Kitabı okudu
Fransız Enstitüsü üyesi Funck, köylülerin “namuslarına sahip çıkma" haklarının bile olmadığını yazar: “Halkın derebeylerine karşı aile namuslarını koruma hakları bile yoktu. Çünkü gelinle damat, gerdeğe girmeden önce davetlileriyle birlikte derebeyinin şatosuna gitmek ve gelini derebeyine sunmak zorundaydılar. Derebeyi isterse gelinle sabahlayabilir ve hiç kimse bunun hesabını soramazdı." (La société au Moyen, Paris 1937, s. 51)
Unutmayalım ki hatalı temeller üstünde abide inşa edemezsiniz. Etseniz etseniz gecekondu inşa edersiniz ki, o da ilk depremde yerle bir olur. Sanıyorum, hala dirilemeyişimizde, tarihe hatalı bakışımızın büyük rolü var.
Reklam
Lozan
"Misak-ı Milli"ye göre, bugünkü sınırlarımızın dışında bulunan Batum, Batı Trakya, Musul, Kerkük ve Süleymaniye vazgeçilmezlerimiz arasındaydı. Bütün bunlardan Lozan'da vazgeçtik. Kısacası Birinci Dünya Savaşı'na 5 milyon kilometrekarelik toprakla girdik, Lozan'dan 780 bin metrekarelik bir “vatan"la döndük! Bu tabloya isteyen “zafer" desin, isteyen “hezimet!" Artık ben karışmam.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.