1935-1950 yılları arasında, her ne kadar "günlük" adı altında kategorize edilmiş olsa da, Yaşama Uğraşı anlatı- derleme türünün bir örneğidir. Cesare Pavese, yazdıkları, düşündükleri, aldığı güçlü bir edebiyat eğitimiyle kaleminde fark yaratan bir yazar. Bu yapıtta, benliğindeki çözülmeleri, yaşadığı sancıları ve intihar düşüncesine ne kadar yakın olduğunu ancak çoğu zaman cesaret edemediğini, edebiyatın hayatı ne ölçüde yansıttığı gibi çeşitli konularda düşüncelerini akıcı bir biçemde yazmış.
Karamsar bir insan oluşunu ve ne kadar hayal kırıklıklarıyla örtüşen bir yaşam sürdüğünü sebepleri ve sonuçlarıyla aktarıyor yazar. İnsanlardan kopuşunu edindiği tecrübeler neticesinde beklentisiz olma halinin sebeplerini de aktarıyor. Öyle ki Pavese'yi intihara sürükleyen başlıca etmen beklentisiz olma hali. Her şeye karşı. Beklentisiz olma haliyle birlikte, benliğinde oluşan yorgunluğu ve acı çekişini anlattı. Öyle ki "acı" kavramını en iyi anlatan yazarlardan biridir benim neslimde. 18 Ağustos 1950 tarihinde de, intihar edişinden sekiz gün önce, bir daha yazmayacağını "Sözler değil. Eylem." cümlesiyle belirtiyor.
Tezer Özlü'den ne zaman bir şeyler okusam, Pavese etkisini hissederim. Şüphesiz ki Tezer Özlü'nün de en çok etkilendiği insanlardan biridir, Pavese.
Yalnızlığını, yorgunluğunu, birçok duruma kayıtsız kalışını ve kabullenişini bu yapıtta ayrıntılarıyla anlatan Pavese, yaşadığı hayatın izleriyle 42 yaşında intihar etti, otel odasında. Ama her şeye rağmen iyi ki yazmış, iyi ki düşüncelerini bu kadar iyi ifade etmiş diyorum.
Herkese iyi okumalar dilerim.