Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeşilin Kızı Anne - Avonlea

L. M. Montgomery

Yeşilin Kızı Anne - Avonlea Gönderileri

Yeşilin Kızı Anne - Avonlea kitaplarını, Yeşilin Kızı Anne - Avonlea sözleri ve alıntılarını, Yeşilin Kızı Anne - Avonlea yazarlarını, Yeşilin Kızı Anne - Avonlea yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Başarısızlık değil, hedeflerini yüksek tutmamak suçtur.”
"...O zaman dışarı çıktım ve geri kalan düşüncelerimi bahçeye fısıldadım. Bahçede küçük bir huş ağacı vardı, sonradan kurudu. Büyükannem tuzlu su yüzünden kuruduğunu söyledi ama ben, onun içindeki perinin aptal bir peri olduğunu ve dünyayı dolaşmaya gidip kaybolduğunu düşündüm. Küçük ağaç o kadar yalnız kaldı ki kalbi kırıldığı için öldü." "Zavallı, aptal küçük peri dünyayı dolaşmaktan yorulup ağacına geri döndüğünde, onun da kalbi kırılacak," dedi Anne.
Reklam
Anne bir zamanlar Marilla'ya, "Her şeye rağmen en hoş ve tatlı günlerin çok muhteşem, olağanüstü veya heyecan verici şeylerin olduğu günler değil, bir ipte kayan inciler gibi usulca birbirini takip eden basit, küçük mutluluklar getiren günler olduğuna inanıyorum." demişti.
İlk alıç çiçekleri açmaya başladığından beri Matthew'un mezarına yaptığı haftalık ziyaretlerini bir kez bile aksatmamıştı. Marilla hariç Avonlea'deki herkes sessiz, utangaç, önemsiz Matthew Cuthbert'ı çoktan unutmuştu fakat Anne'in kalbindeki hatırası hâlâ tazeydi ve her zaman da öyle kalacaktı.
"Timothy de oradaydı, öksürüp sızlanarak oturuyordu. On yıldır ölüyorum diyor ama on yıl daha böyle devam eder bence. Böyleleri ölmeyi bile beceremez ve herkesi bıktırırlar. Hiçbir şeyi başaramazlar, hatta yeteri kadar uzun süre hasta olup sonunu getirmeyi bile. İnanılmaz tembel bir aile, hâlleri ne olacak bilmiyorum, belki Tanrı biliyordur." Bayan Lynde, Tanrısal bilginin kapsamının bu konuya uzanıp uzanmadığından şüpheliymiş gibi iç geçirdi.
"Ruh nedir merak ediyorum... Bir insanın ruhunu... Neye benzediğini," dedi Priscilla hülyalı hülyalı. "Bunun gibi bir şeydir sanırım," diye cevap verdi Anne, bir huş ağacının dalları arasından elenerek geçen bir gün ışığı huzmesini işaret ederek. "Bedeni ve yüzü olan şekliyle elbette. Ben, ruhların ışıktan oluştuğunu hayal etmeyi seviyorum. Bazıları gül rengi beneklerle ve titreşimlerle dolu. Bazıları denize vuran ay ışığı gibi ışıldıyor. Bazıları da şafak vaktindeki sis gibi soluk ve saydam."
Reklam
"Dora fazla iyi. Ona ne yapacağını söyleyen hiç kimse olmasaydı bile aynı şekilde davranırdı. Âdeta bir yetişkin olarak doğmuş, yani bize ihtiyacı yok. Düşünüyorum da,” dedi Anne son derece önemli bir gerçeğe dikkat çekerek, "genellikle bize ihtiyacı olan kişileri daha çok severiz. Davy'nin de bize çok ihtiyacı var."
Bence öğretmenliğin en zor ama aynı zamanda en ilginç yanı, çocukların bir şeyler hakkındaki gerçek düşüncelerini öğrenmek. Geçen hafta yağmurlu bir günde, yemek saatinde çocukları etrafıma topladım ve benimle sanki onlardan biriymişim gibi konuşmaları için uğraştım. En çok istedikleri şeyleri söylemelerini istedim. Bazılarının cevapları gayet sıradandı; bebekler, midilliler ve patenler. Diğerleri ise kesinlikle ilginçti. Hester Boulter, pazar günleri giydiği elbisesini her gün giymek ve salonda yemek yemek, Hannah Bell ise hiç çaba harcamadan iyi olabilmek istiyordu. On yaşındaki Marjory White, dul olmak istediğini belirtti. Sebebini sorunca büyük bir ciddiyetle, eğer evlenmezsen insanların sana kız kurusu diyeceklerini, evlenirsen kocanın sana patronluk taslayacağını ama eğer dul olursan iki tehlikenin de ortadan kalkacağını söyledi.
Paul'ün on yaşında olduğunu biliyordu ama sekizden fazla göstermiyordu. Bir çocukta gördüğü en güzel yüze sahipti; seçkin bir zarafet ve incelikle bezeli yüz hatlarını, kestane rengi buklelerden oluşan bir hale çevreliyordu. Ağzı da hoştu, büzmeden dolgun görünen kırmızı dudakları hafifçe birbirine değiyor ve gamze olmaktan son anda vazgeçmiş gibi görünen minik köşelere doğru kıvrılıyordu. Sanki ruhu bedeninden çok daha yaşlıymiış gibi ciddi, ağrbaşlı, dalgın bir ifadesi vardı. Fakat Anne ona hafifçe gülümsediğinde, bu ifade aniden kaybolarak sanki birdenbire içinde bir lamba yanmış gibi çocuğu baştan ayağa aydınlatan, tüm varlığını ışıldatan bir gülümsemeye dönüştü. En iyi yönü de bunun sebepsiz, çabasız, yalnızca ender görülen iyi, tatlı bir kişiliğin yansıması olmasıydı.
“”Ben her zaman, herkesin kalbinde ve hepimizin hayatında bahar olmasını dilerdim,” dedi.”
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.