"Hastanın, komada kişinin -hatta ölmek üzere olan kişinin, hatta ve hatta ölünün!- sizi duymadığını söyleyenleri dinlemeyin. Bir söz algılamayacak durumda olduğunu düşündüğünüz kişilerle konuşmalısınız, çünkü, özellikle sözler geçer. Yeter ki aşk sözü olsun."
"İnsan her şeyi kabullenir, kabul edinilmezi bile. Buna mecburuz. Seçme şansımız da yok. Dendiğine göre, sanırım bunu Dostoyevski söylemiş, insanı en iyi tanımlayan deyiş şuymuş: 'her şeye alışan yaratık'. Acıya alıştığıma göre, demek ki bende bir insanım?"
'She took her life'. Kendilerini korkutan terimleri kullanmamak için Amerikalılar müthiş formüller buluyorlar, 'she killed herself' -intihar etti- ya da 'she is dead' -öldü- demek yerine, o şiirsel ve derin kehaneti tercih ediyorlardı: 'yaşamına son verdi'.
"Kimi zaman aşırı konuşkan, kimi zaman suskundum; bu, saatlere ve birlikte olduğum kişilere göre değişiyordu. Yabancılara sarılmak, onlarla uzun uzun konuşmak, sonra da yalnız kalmak ve hiçbir şey söylememek istiyordum."