Zaman Başlarken kitaplarını, Zaman Başlarken sözleri ve alıntılarını, Zaman Başlarken yazarlarını, Zaman Başlarken yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Geldik yazarın dünya tarihçesi beşinci kitabının sonuna. Açıkcası yazarın kitaplarını okurken sıkılmaya başladım artık. Çünkü yazar her kitabında aynı şeylerden bahsediyor. Ha tamam farklı şeyler de ekliyor az da olsa onlardan da bahsediyor ama diğer kitaplarında bahsettiklerini de sürekli yineliyor. Mesela Marduk’un hayat hikayesi mutlaka her
Burçlar kuşağı, insanoğlu söz konusu olduğu kadarıyla, Sümer'de başladı. 12. Gezegen adlı kitabımızda aksi kanıtlanmaz biçimde göstermiş olduğumuz gibi Sümerler burçlar kuşağını altı bin yıl sonra hala yaptığımız gibi bilmekte, resmetmekte ve adlandırmaktaydılar :
GU.AN.NA ("göksel boğa"), Boğa
MAŞ.TAB.BA ("ikizler"), İkizler
DUB ("cımbız", "kıskaç"), Yengeç
UR.GULA ("aslan"), Aslan
AB.SİN ("babası Sin idi"), Bakire, Başak Zİ.BA.AN.NA ("göksel kader"), Terazi
GİR.TAB ("deşen ve kesen"), Akrep
PA.BİL ("savunmacı"), Okçu, Yay
SUHUR.MAŞ ("keçi balığı"), Oğlak
GU ("suların tanrısı"), Su Taşıyıcısı, Kova
SİM.MAH ("balıklar"), Balık
KU.MAL ("tarlada yaşayan"), Koç
"Hevron'da bulunan Davut'a gelip" hepsine birden krallık yapmasını istediler ve Yahveh'nin daha önce ona "Halkım İsrail'i sen güdecek, onlara sen Nagid olacaksın" demiş olduğunu hatırlattılar (il. Samuel, 5:2).
Nagid terimi Kitabı Mukaddes'te genellikle "_yüzbaşı" (Kral James versiyonu), "komutan" (Yeni Amerikan Incili) ve hatta "prens" (Yeni İngiliz İncili) olarak çevrilmiştir... Hiçbiri Nagid kelimesinin Sümer dilinden hiç değiştirilmeden alınmış yabancı bir kelime olduğunun ve bunun "çoban" anlamına geldiğinin farkında değildir!
Filozoflar hep, "Zaman yalnızca ileri doğru mu akar, geriye doğru akabilir mi?" diye merak etmişlerdir. Aslında Zaman geriye doğru değişmektedir çünkü presesyon fenomeninin özü budur; Dünya'nın Güneş çevresindeki yörüngesindeki gerilemesinin her 2.160 yılda bir ilkbahar ekinoksundaki gün doğumunun bir sonraki burçta değil de kendisinden bir öncekinde gözlenmesine sebep oluşu. . . Bizim belirlediğimiz Göksel Zaman Dünya (ve tüm Gezegenler) Zamanı yönünde ilerlemeyip tam tersine, Nibiru'nun yörüngesine uyacak şekilde aksi yönde ilerlemektedir.
Göksel Zaman, Yeryüzündeki bizlere göre, geriye akmaktadır. Dolayısıyla zodyak kuşağı açısından Geçmiş Gelecektir.
Dünya'nın yalpalaması nedeniyle Güneş etrafındaki yörüngesi her yıl hafifçe gerilemektedir; bu gerileme veya presesyon yetmiş iki yıl da bir 1 dereceyi bulmaktadır. Güneş'in çevresindeki gezegenlerin yörünge düzlemi olan ekliptiğin güneş sisteminin on iki üyeden oluşan kompozisyonuna uygun olacak şekilde on ikiye bölmeyi akıl eden Anunnakiler böylece zodyağın on iki burcunu icat ettiler, bu sistemde her bir burca 30 derece düştü ve sonuç olarak burç başına gerileme 2.160 yıla (72 x 30 = 2.160) ve Presesyon Çevrimi veya "Büyük Yıl" ise 25.920 yıla (2.160 x 12 = 25.920) denk geldi.
Sümer Kral Listeleri olarak bilinen ve Anunnakilerin Yeryüzündeki ilk yerleşimlerini tarif eden metinler Tufandan önceki ilk on Anunnaki liderinin idarecilik sürelerini Şar ile yani 3.600 Dünya yılı ölçüsüyle belirtmektedir. Yeryüzüne ilk inişten Tufana dek, bu metinlere göre 120 şar geçmişti: Nibiru güneşin çevresini yüz yirmi kez dönmüştü ve bu 432.000 Dünya yılına denk geliyordu. Yüz yirminci yörüngede Nibiru’nun yerçekimi gücü öyle güçlüydü ki Antarktika üstünde birikmiş olan buz örtüsünün kayıp güney yönündeki okyanuslara düşmesiyle Yeryüzünü örten muazzam bir gel git dalgası yaratmıştı: Kitabı Mukaddes'te geçen büyük sel veya Tufan aslında daha eski ve ayrıntılı olan Sümer kaynaklarından alınıp kaydedilmişti.
Binlerce yıllık bu Yaratılış Destanına göre bu dengesiz güneş sistemine dış uzaydan gelirmiş görünen bir istilacı dalıverir; bu bir başka gezegendir, Apsu ailesinden değildir, başka bir yıldız ailesine aittir ve uzayda gezinmek üzere dışarı fırlatılmıştır. Modern astronomi pulsarlardan ve çöken yıldızlardan haberdar olmadan binlerce yıl önce
Modern astronomlar bir gezegenin birden çok uydusu olması ihtimalinden Galileo 1609'da bir teleskop yardımıyla Jüpiteı'in en büyük dört ayını keşfedene dek habersizdiler ama Sümerler binlerce yıl öncesinde bu fenomenden haberdardılar.
Astronomların 1990'larda keşfettikleri şey altı bin yıl önce kadim Sümer'de bilinmekteydi; yalnızca kendi güneş sistemimizin (en uzaktaki gezegenler de da hil) gerçek yapısı ve birleşimi değil evrende başka güneş sistemlerinin mevcut olduğu ve yıldızlarının (güneşlerinin) içe çökebildiği veya patlayabildiği, gezegenlerinin rotalarından çıkabildiği, aslında Yaşamın bir yıldız sisteminden bir diğerine böylece taşınabildiği gibi fikirler de bilinmekteydi. Bu kozmogoni ayrıntılarıyla yazıya dökülmüştü.
Yedi tablet üzerine yazılmış uzun bir metin bize daha sonra ki Babil versiyonları aracılığıyla ulaşabilmiştir. Yaratılış Destanı denilen ve açılış dizeleri Enuma eliş ile tanınan bu metin, ilkbaharın ilk gününe denk gelen Nissan ayının ilk gününde başlayan Yeni Yıl Bayramı sırasında halka okunurdu.
Güneş sistemimizin ortaya çıkış sürecinin ana hatlarını veren bu uzun metin Güneş'e (Apsu) ve onun habercisi Merkür'e (Mummu) ilk olarak Tiamat adlı eski bir gezegenin nasıl katıldığını, sonra Güneş ile Tiamat arasında Venüs ve Mars adlı (Lahamu ve Lahmu) bir çift gezegenin oluşup birleştiğini, bunların ardından Tiamat'ın ötesinde Jüpiter ile Satürn (Kişar ve Anşar) ve Uranüs ile Neptün (Anu ve Nudimmud) adlı çiftlerin nasıl ortaya çıktığını tarif etmektedir. Bu son iki gezegen çifti 1781 ve 1846'da modern astronomlarca keşfedilene kadar bilinmiyorlardı ama binlerce yıl önce Sümerler tarafından bilinmekte ve tarif edilmekteydiler.