Ursula Le Guin’i nereden anlatmaya başlasam bilmiyorum. Bende her kitabını, her satırını didik didik okumak isteği uyandıran tek yazar. Fantastik edebiyat ve bilimkurgunun yerini sağlamlaştırmak konusunda Tolkien kadar da önemli bir yazar. Mülksüzleri hâlâ açar açar okurum.
Zihinde Bir Dalga ise, Ursula’nın yazarlık, toplumsal cinsiyet, ırkçılık ve edebiyat üzerine denemelerinden oluşan bir eseri. Kurmacanın Mark Twain’den Borges’e, Virginia Woolf’tan Tolkien’e, Uyuyan Güzel Masalından Tolstoy’a macerasını anlatıyor ve edebiyatın özellikle de fantastik edebiyatın gerçekliği anlatmadaki gücünü ve evrenselliğini savunuyor. İyi bir öykü anlatıcılığının kilit noktalarını kendince öne sürüyor. Kitaba başlığını da veren ve benim çok hoşuma giden şey metinlerin tıpkı müzik gibi bir ahengi olması gerektiğini söylemesi. Zihnimizde, yazacağımız şeyin ritmine dair ufacık bir dalga belirmez ise, hikayemizi okyanuslara taşıyacak dev bir metin yazmamız da olanaksız. Tolkien’in metinlerini sesli okuduğumuzda garip bir müziğe kapılıp gitmemiz de yazarın kelimelerle ahenk yaratma ustalığından kaynaklanıyor Ursula’ya göre. Bu yüzden Ursula’nın yazarlıkla ilgili sürekli verdiği tavsiye yazdıklarınızı sesli okuyun olmuş. Gerçekten de sevdiğim tüm eserleri düşününce bu ahenk ve ritmin inanılmaz ön planda olduğunu fark ettim. Sanki kelimeler bununla ruh kazanıyor gibi. Okur olarak metinlere, kadın olarak topluma bakışınızı güçlendirecek bir metindi. Bayıldım. Tekrar edeyim, bayıldım.