Kitaba adını veren Zorba karakteri altı doldurulmuş bir anlatımla okuyucuya sunulmuş, anlatıcı gözünden kitap boyunca Zorba'yı analiz ederek, hayatın tüm zevklerini özümseyerek yaşayan, özgür ruhu ile kalıplara meydan okuyan, yaşam felsefesi ve kafa yapısı ile sıradışı bir karakter olarak tanımlayabiliriz. Din, inanç ve kadınlar hakkında söyledikleri ile özellikle bazı kadınları sıklıkla"dul" olarak nitelendirmesi ve cinsel obje gibi değerlendirmesi noktasında eleştirdiğim; yaşama bağlılığı, özgürlükçü ruhu ile yaşamda sınırlandırılmış kalıpları reddeden, alışılagelmiş normlardan büsbütün ayrılan bir karakter.
Satırları okurken yaptıklarını ve söylemlerini çoğu kez onaylamasam da, Zorba'yı tanıyor gibi, bir noktadan sonra onu olduğu gibi kabul ettim. Yazar öylesine akıcı ve içten bir dil ile anlatımı tamamlamış ki, o yolculuğa ben de dahil olmuş hissettim. Kitapta adı çokça geçen santur sesini bazı yerlerde duymuşcasına ilerledi sayfalar.
Taban tabana zıt iki insanın Girit'e yolculuğunda yapmış oldukları sohbetlerde hayatın anlamının ne olduğu ve yaşadıkları hayatı sorgulama şeklinde alt metinlerde sunulmuş. Zorba, anlatmak istediklerini bazen kelimelere, bazen raksa, bazen de santurundan çıkan melodilere sığdırarak ifade etmiş.
Kurgusal olarak farklı alt metinler okuyucuya sunulmamış.
Roman olarak edebi anlamda doyuruculuğu üst seviyelerde olmasa da, hikayenin alt satırlarında insanlığa ve yaşama dair birçok öğüt kulaklara fısıldanıyor.