Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Canan
Canan
@kitaplardanotlaar
• in solis sis tibi turba locis •
𝑩𝒐𝒐𝒌𝒔𝒕𝒂𝒈𝒓𝒂𝒎: instagram.com/kitaplardanotlaar
•PAÜ •ATAÜNİ
Bursa
229 okur puanı
Temmuz 2019 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
10/10
Selaaam sevgili kitap dostum. Uzun zamandan sonra yeni bir kitap yorumu ile geldim. Usta şair Özdemir Asaf'ı duymayan yoktur. İşte bu kitap şairimizin yayımlanan 7 şiir kitabının bir araya toplanmış halı. Özdemir Asaf’ın “Çiçek Senfonisi” kitabı, şiir seven okurlar için ziyafet niteliği taşır. Şairimizin bütün şiirlerini içinde barındıran bu kitabın ana temasına “umutsuzluk, yalnızlık, aşk ve anılar” dersek bu yanlış olmaz. Beni en çok etkileyen şey ise kelimeleri duygularına bu kadar yaklaştırabilmiş olmasıydı. Benim düşüncem bu kitabı bir solukta okumak yerine zamana yaya yaya okumak. Ben bitmesin diye uzun zamandır okumaya kıyamıyordum bu kitabı ama her güzel şeyin bir sonu vardır
Sadece şiir sevenlere değil herkese tavsiye ediyorum
7/10
Merhaba sevgili okur
Stefan Zweig'ın harika bir eserini tavsiye etmeye geldim sizlere "Yakıcı Sır" eğer hala okumadıysanız bence bir şansı hak eden çok güzel bir eserdi. Gün için çok rahat bir şekilde okuyup bitirebileceğiniz bir kitap.
Sizlere içeriğinden ve bana düşündürdüklerinden bahsetmek istiyorum. Dünyayı yeni tanımaya başlayan küçük bir çocuk ve ilişkisi kötü giden annesinin hikayesi bu aslında. Saf düşüncelerin küçük bir çocuğun zihninde nasıl yoğrulduğunu ve ilk defa ekilen kin ve nefret tohumlarının çocuğun zihnini nasıl şekillendirdiği anlatılıyor. Her şeye rağmen anne şefkatinin, zihni allak bullak olmuş bir çocuğu nasıl da yumuşattığını gözler önüne seren bir kitap.
Karşılıklı sevgi ve saygının her türden kötücül duyguların üstesinden gelebileceğini hissettirdi bu kitap. Herkesin bir sırrı vardır kimseye söyleyemediği. Önemli olan bu sırrın kimseyi yakmaması. Aksi halde yaşadığımız bu dünya birbirine güvenmeyen insanların olduğu bir yer olurdu ve eziyet veren durumlarla dolu olurdu.
Zweig'ın eserleri psikolojik tahlillerle doludur ve asıl güzel olan tarafı okuyucuyu da kendini bunları yaşayan ana karakterler gibi hissedebilir.
Stefan Zweig hala tanışmadıysanız mutlaka bir şans verin derim.
İyi okumalar dilerim
8/10
Merhabaa sevgili okur güzel bir eser önerisi ile geldim
İlk kez Yaşar Kemal'in kalemi ile tanıştım ve bunu devamı gelecek. Yaşar Kemal’ in üslubunu çok beğendim kendine has Anadolu diliyle mükemmel betimlemeleri ve sürükleyici bir anlatımı var.
Kitapla ilgili konuşacak olursam kitap kısacık bir roman 112 sayfadan oluşuyor ama içeriği dopdolu.
Bir çocuğun yaşadığı çevre ve akrabaları tarafından annesini öldürmeye "zorlamanın" hikâyesidir Yılanı Öldürseler. Esme köyün en güzelidir Çukurovalı Halil de tutulmuş bu sevdaya. Ama Esme yüzünü dönmüş her zaman. Halil 7 kişiyi peşine takıp Esme'yi kaçırır ve olanlar böyle başlar ya, Esme 1 yıl hiç konuşmaz, kimsenin yüzüne bakamaz artık. Ama Oğlu Hasan'ı kucağına alır ve her şeyi unutuverir. Ama gel zaman git zaman geçmiş Esme'nin peşini bırakmaz. Esme, Halil ve Hasan yemek yerken silah sesi duyulur... Artık çanlar, Esme için çalacak, ondan daha fazla, kışkırtıcı bir şekilde Hasan baskı altında olacaktır...
Toplum baskısı insanı nasıl yoldan çıkartır, nasıl yer, bitirir çok iyi anlatmış usta yazar. Hasanın, çöküşünü, yok oluşunu izliyorsunuz resmen.Toplumsal ahlâk yapısı çok akıcı bir dille anlatılmış. Hâlâ böyle baskıların, şiddetlerin, olayların olduğu bugün içinde, okunması, üzerinde düşünülmesi gereken kitaplardan biri bence
Okur Takip Önerileri
6/10
Merhabaaa sevgili okur
Uzun zamandır @ithakiyayinlari Japon klasikleri serisini çok merak ediyordum ve sonunda okuma fırsatı buldum.
İlk okuduğum yazar da Osamu Dazai oldu.Yeni Bir Hamlet’i oldukça ilginç buldum.Yazarın da önsözünde bahsettiği gibi bu kitabı Shakespeare’in Hamlet’inin yeniden yorumlanıp yazılması olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü bu aslında diyaloglarla dolu bir roman diyebiliriz. Shakespeare, Hamlet eserinde insan doğasının çıkmazlarını yüzümüze vururken, Dazai bu çıkmazın içine kendisini koyup absürt bir metinle Hamlet’i tekrar canlandırıyor. Shakespeare’in Hamlet’i bu kitapta Osamu Dazai olarak karşımıza çıkıyor. Yani bu kitap birazda otobiyografik bir kitap diyebiliriz. Diğer karakterler de yazarın hayatında belli başlı rolleri olan kadınlardan ve kişilerden bazıları. Karakterlerin içinde, özellikle Hamlet’in, Dazai’nin alışılagelmiş depresif ve bunalımlı tarzının yansımalarını görebiliyoruz.
Bana kalırsa kitabın tek eksi yönü sonunun kopuk olması. Her şey çok havada kalarak aniden bitti ve ne çıkarım yapmam gerektiğinden emin olamadım. Onun dışında kitabı sevdim.
Herkese iyi okumalar dilerim
5/10
Herkese selaaam yeni bir kitap yorumu ile geldim
Anton Çehov'u öyküleriyle tanıdım ve sevdim. Öyküleri dışında tiyatro oyunlarıyla da meşhur olan Çehov'dan okuduğum ilk tiyatro eserine pek ısınamadığımı söyleyebilirim.
Eserde Doğup büyüdükleri Moskava’ya gidebilme hayali ile yanıp tutuşan, Olga, İrina ve Maşa adındaki üç kız kardeşin hikayesinden bahsediliyor, okurken hem hüzünlü hem de bir o kadar umut dolu yüreklerine eşlik etmek çok güzeldi.
Fakat yine de okurken isimlerini karıştırdığım için sürekli yavaşça ve anlayarak ilerlemem gerekti. Bir yerden sonra günlük konuşmalar hafif de olsa kim ne söyledi diye tespit yapmaktan yoruldum şahsen.
Belki bu eseri sahnede izlesem çok etkilenecektim ancak kitabını okumak bana pek fazla zevk vermedi.
8/10
Merhaba sevgili okur masalları sever misin? En son ne zaman masal okudun? Ya da birisi en son sana ne zaman masal anlattı? Cevabın "çok eskiden" ya da "hiç" olabilir. İşte bu kitap eskiyi yad etmek için ya da hiç cevabını yok etmek için birebir.
Beş adet masaldan oluşuyor kitabımız. Hem çocuklar hem de yetişkinler için yazılmış gibiler aslında. Oscar Wilde bu masallarda bencilliği ve duyarsızlığı gözler önüne seriyor ve eleştiriyor. Onun bu masallardaki ana karakterleri bazen hatalarını anlayarak pişmanlık duyarlar kimi zaman da gözlerini kör eden kibirden bir türlü kurtulamazlar. Bu masallar ilk bakışta, yaşamın hiç de farkedilemeyen yüzünü gösteriyor okura.
Bana kalırsa yazarla tanışmak için güzel bir tercihti bu kitap. Yazarın ustalık dönemi eserlerinden sonra okusaydım beklentimi karşılamayabilirdi. Anlatımı sade ve alt metinleri titizlikle işlenmiş bir eser. Kısaca ben çok severek okudum eğer sizde Oscar Wilde ile tanışmak istiyorsanız kesinlikle bu eseri tavsiyemdir.
Yeni kitaplarda buluşmak üzere
10/10
Merhabaa sevgili okur Oğuz Atay ile tanışmadıysan bu bir işaret :)
Oyunlarla Yaşayanlar, Oğuz Atay’ın tiyatro eseri. Kısacık toplamda 108 sayfa ama her bir sayfası dolu dolu.
Tam bir Oğuz Atay kitabı okuyanlar bilir ki bu adam şahsına münhasır bir anlatım ile okuruna özel bir dünyayı yaşatır Oyunlarla yaşayanlarda böyle bir kitap işte.
Kitabın genel hatlar emekli tarih öğretmeni Coşkun Ermiş üzerine kuruludur. Erken emekliye ayrılan ve oyunlar yazmaya başlayan yani hayallerinin peşinden koşan bir aydının hikayesine şahit oluyoruz. Önünüze ailenizden, arkadaşlarınızdan, çevrenizden engeller konur ve psikolojik baskıya dahi maruz kalırsınız hayallerinizi gerçekleştirme yolunda. Coşkun Bey de bu baskılara maruz kalan, yaşamında olduğu gibi, oyunlarına da yarım kalmışlığını bulaştıran kanlı canlı bir Oğuz Atay karakteridir. Çoşkun'un oyunların asla sonu gelmez, sonu gelmediği gibi bir zaman sonra oyun ve gerçek iç içe geçer. Oğuz Atay bilinç akışı yöntemini kullanır eserlerinde hangisi gerçekte oluyor hangisi zihninde yaşanıyor, ayırt etmek okur için zorlaşır, Coşkun'un yaşamı da işte böyle Oğuz Atay’ın anlatımı gibi karmaşıklaşır. Fakat Coşkun sonuna kadar gider, tutunamaz ama olsun bir amaç uğruna feda eder hayatını. Tıpkı Oğuz Atay'ın bütün yarattığı karakterleri gibi.
Güldürürken ağlatan aynı zamanda düşündüren bir adam Oğuz Atay eserleri mutlaka her okurun kitaplığında bulunmalı ve okunmalı.
Yeni kitaplarda buluşmak üzere
5/10
Herkese selaaam
Nedendir bilmem Kafka'nın kitapları ile bir türlü yıldızım barışmadı yıllar önce sadece milenaya mektuplar kitabını çok sevebildim, dönüşüm kitabının alt metinleri ne kadar güzelde olsa onuda çok sevememiş okurken boğuluyor gibi hissetmiştim. Bu kısa kitabıyla Kafka okuma cesaretini belki geri kazanırım dedim ama olmadı malesef. Birkaç güzel alıntı dışında kitabın bende bıraktığı olumlu bir şey olmadı. Bu puanı da o alıntılar için verdim.
Çok sıkıla sıkıla okudum kitabı hatta bir an bitiremeyeceğimi bile düşündüm.
İncelemelerimi okuyan, beni takip eden okurlar bilir, kitapları olumsuz yönde eleştirdiğim çok çok nadirdir. Bu da o nadir kitaplardan biri.
Yine de okuyacak herkese iyi okumalar dilerim.
Kitapla kalın
7/10
Herkese selaaam çok güzel bir kitap önerisi ile geldim.
Stefan Zweig'ın "Lyon'da düğün" "İki yalnız insan" "Wondrak" isimli üç kısa hikayeden oluşan öykü kitabını hala okumadıysanız bu post okumanız için bir işaret :)
Öncelikler hikayeleri irdelemek istiyorum.
Lyon'da düğün hikâyesinde aşkın, sevginin bizlere bütün olumsuz duyguları bütün kötülükleri yok edebileceğini anlatıyor. Kısa süre bile olsa ölümü dahi unutturacak güzellikte duygular olduğundan bahsediyor. Aynı zamanda sadakat duygusuna da değiniyor bu kısa hikayede.
İki yalnız insan hikayesinde ise toplumun''güzellik algısı" edeniyle insanlara verilen derin acılardan, zorbalıklardan bahsediyor.
Wondrakta ise yazarın savaş karşıtı yapıtlarından biri. Birinci Dünya Savaşı patlak verdiğinde oğlunu ondan koparmalarına engel olmak için bir annenin neler yapabileceğini okuyoruz.
Zweig'ın öyle bir kalemi var ki yazdıklarıyla insanı etkisi altına almayı başarıyor. Okuduğumuz kısacık bir kitap belki ama içinde barındırdığı duygular ve bize verdiği mesajlar okuru bir süre bu kitabın etkisinde tutmayı başarıyor. Kitabı çok sevdim ama beni rahatsız eden tek şey hikayelerin tamamlanmamış hissiyatı vermesiydi.
Okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.
Yeni kitaplarda buluşmak üzere
8/10
Herkese merhaba harika bir kitap önerisi ile geldim
Şimdi yoruma geçmeden önce kitabın konusundan kısaca bahsedeyim; Audrey Rose asil bir ingiliz ailesine mensup zeki ve güzel bir kız fakat yaşıtlarının aksine çay partileri yapıp dedikodu yapmaktansa amcasına adli tıp laboratuvarında asistanlık yapıyor, yine bir gün amcasının yanındayken Thomas ile tanışıyor ve bu saatten sonra bulundukları yerde işlenen cinayetlerin katilini beraber bulmaya çalışıyorlar.
Audrey Rose'un genç yaşında, insanların kınayan bakışlarına aldırmadan kendini tıbba adaması ve büyük bir cesaretle cesetleri incelemesi onun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Kitapta en sevdiğim şey Audrey Rose’un karakteri oldu, güçlü duruşu gerçekten çok hoşuma gitti. Bir de Thomas vardı ki adam yürüyen akıl küpü. Bu kadar zekiliğinin yanında cüretkâr ve akıl çelen tavırları ile aklınızı çeliyor.
Büyük bir hayranlıkla okudum, kitabın sonunda yaşadığım şok ise hala etkisini gösteriyor. Katil tahmin ettiğim iki kişiden biri çıktı ama yazar tam katil bu dediğim kişi üzerine oynayıp beni iyice inandırdıktan sonra resmen sağ gösterip sol vurdu.
Polisiye ve aynı zamanda tarihi olaylara ilgi duyanlara gözüm kapalı öneriyorum bu kitabı.
5/10
Herkese merhaba yeni bir kitap yorumu ile geldim
Mükemmel bir şekilde başlayan serinin ikinci kitabında ciddi anlamda hayal kırıklığı yaşadım.
Ama önce kısaca kitapta yaşananlardan bahsedeyim.
Audrey Rose ve Thomas eğitim almak için Romanya’ya doğru yola çıkıyorlar. Yaşadıkları Karındeşen Jack vakasının üzerinden henüz zaman geçmediği için özellikle Audrey Rose hâlâ olayların etkisinde yolculuk boyunca türlü türlü düşüncelerle kendini iyice çıkmaza sürüklemekte. Rose bu düşüncelerden bulundukları trende bir adamım ölümü ile sıyrılır. Akademiye geldiklerinde Rose trendeki vakayı geride bıraktığını sandığı anda aslında bunun her şeyin başlangıcı olduğunu bilmiyordur...
Şimdi neden hayal kırıklığı yaşadım bundan bahsedebilirim. İlk olarak olaylar çok yavaş ilerliyordu ve bence gereksiz betimleme çok fazlaydı. Bunun dışında Thomas ilk kitapta gördüğümüz keskin zekası ve olayları hızlı birleştirmesi gücü yok edilerek biraz geri plana atılmış. ilk tanıdığım Thomas’ı daha çok sevmiştim.
Son olarak Bana göre olaylar gereğinden fazla uzatılmış ve bazı noktalarında büyük hatalar vardı. Kitap fena değildi ama ilki kadar sevemedim. Bitirmekte çok zorlandığım bir kitap oldu. Kitapta sadece son yüz sayfayı beğendim.
Seriye devam edeceğim bitireceğim ama daha çok çapraz okuma şeklinde ilerleyeceğim. Umarım diğer kitaplarda ilk kitaptaki tadı bulabilirim.
8/10
Herkese selaaam uzun zamandan sonra yeni bir kitap yorumu ile geldim Can'ın kalemi ile ilk tanışmamdı bu kitap ve bayıldımmm!!!
Yazarın çok daha farklı ve bilinmezliklerle dolu bir kalemi vardı. Başta ne okuyorum dedim. Çünkü kadın karakter gibi bende bir karmaşanın içindeydim. Ve nasıl düze çıkacağına dair bir fikrim yoktu. Sayfalar aktıkça 'Ne oldu? Ne olacak?' diye diye bir hâl oldum. Çünkü her sayfa yeni bir çıkmaza her olay yeni bir döngüye evriliyordu.
Üç kadının tek bedende oluşu ve ayrı hayatlarına alışmaya çalışırken bir de Demir girdi araya, ayrıca Demir çok boşluğuma geldi öyle bir şey beklemiyordum. Herkese ve her şeye şüphe ile yaklaşmaya başladım bir süre sonra. Bazı karakterlerde netleşmemiş olaylar vardı ve bunları ancak ikinci kitapta öğrenebileceğiz.Ve bütün her şey öğrendiklerimizle değişecek gibi duruyor.
Bana göre dili sürükleyici ve konu bakımından içine çeken bir kitaptı. Fazla spoiler vermek istemiyorum ama Demir demek istiyorum sadece... O son neydi sayın can dikmenli? Lütfen ikinci kitabı yazdığınızı ve bana yolda olduğunu söyleyin? Sizlere de gizem, ters köşe ve sırlarla dolu bu kitabı şiddetle öneriyorum.
Sevgiyle ve kitapla kalın
4/10
Merhaba sevgili okur Aşkın, fedakarlığın, hırsın, mücadelenin anlatıldığı #birkuzeymacerası yorumu ile geldim bugün.
Çok sevdiğim, yazı diline aşina olduğum, mesajlarını beğendiğim ve eserlerini biriktirdiğim bir yazardır Jack London! Gözlemleri, güçlü cümleleri ve gereksiz ayrıntılarla dikkat çeker. Bazen bir kurdun, bazen bir köpeğin,
7/10
+18
Herkese selaaaam yeni bir kitap yorumu ile geldiiim
Elli ton üçlemesinin üçüncü kitabı biz okuyuculara karakterler arasındaki aşkı derinden hissettiriyor. Bay Grey'in saklı ve kendisinin dahi hatırlayamadığı geçmişini öğreniyoruz.
Anastasia ve Christian sonunda mutlu sona ulaşıyor fakat Christian 'ın geçmişi peşlerini bırakmıyor. Spoiler vermek istemiyorum o yüzden detaya girmeyeceğim sadece bu sahneleri okumak çok gerilim doluydu gerçekten meraktan sayfaları nasıl çevirdiğimi bilmiyorum Ah bir de bazı yerlerde Christian'a acayip sinir oldum cidden
Ben bu kitabı hepsinde daha çok sevdim çünkü daha duygu doluydu tabi erotizm yine vardı ama duygu her şeydir. Beni sadece bir iki şey rahatsız etti sanırım yazar farklı bir anlatım biçimi kullanmaya çalışmış çünkü ikinci kitaptan sonra düğün sahnesi beklerken bir anda balayı sahnesi ile karşılaştım ve ne olduğunu anlayamadım daha sonra geçmişe gitme tekniği ile düğün anına geri dönüldü ama bu şekilde bir anlatıma gerek var mıydı bilmiyorum. Diğer rahatsız eden şey olaylar çok hızlı bir şekilde gelişti sanki hadi artık bitsin diye hızlı hızlı yazılmış gibi geldi bana diğer kitaplardan her şeyin betimlesini okumaya alışınca biraz tökezledim okurken ama sonra kitap kendini topladı.
İlk kitabın yorumundan da bezer bir şey demiştim bir yerde gerçek sevgi varsa her şeyin üzerinden gelebilir bu sevgi. Tüm kötü olaylar, tüm kötü insanlar defedilebilir. Ben bu kitapta her zaman bunu hissettim bu yüzden okurken bu seriyi okumak çok keyifliydi Bay ve bayan Grey'i gerçekten özleyeceğim
7/10
+18
Herkese selaaaam yeni bir kitap yorumu ile geldiiim
Elli ton üçlemesinin ikinci kitabı pembe dizi tadında ilerliyor.
İlk kitapta ikilinin sadece tanışmaları anlatılırken, bu kitapta gerçek sevgi isteyen ve bunu bulamayacağını düşünen Anastasia'nın grey'den uzaklaştıktan sonraki süreci anlatarak başlıyor. Grey Anastasia'yı yeniden kazanabilmek için alıştığı yaşam tarzından ödün vermeye ve birini sevmeyi, bunu dile getirmeyi öğrenmeye çalışıyor.
Christian'ın aşık bir adama evrilme çabaları bu kitapta çok fazla belirgin ve bu kitabı okurken sırıtmanıza neden oluyor.
Bu kitapta en çok sevdiğim şey, olayların ve karakterlerin değişme ve gelişme şekli. Örneğin Christian hissettiği her olumsuz duygu, sonunda olumlu veya en azından öğrenebileceği ve geliştirebileceği bir şey haline geliyor. Vermek ve almak arasındaki hassas dengeyi öğreniyor. Kalbini açmayı ve sevgiyi kabul etmeyi ve aynı zamanda sevgisini vermeyi de öğrenir. Anastasia ise Grey'in bazı isteklerini yerine getirmek için çabalıyor ve Grey'e güvenmeyi öğreniyor.
Kitabın dili gerçekten çok akıcı ve olaylar karakter değişimleri, duygularını vs. okumak çok keyifliydi.
Bakalım üçüncü kitapta ikili arasında neler yaşanacak.
Kitap tamamen çerezlik ve kesinlikle 18 yaş ve üzeri smutty kitap severlere uygun!
