Dönüp şu yaşadığımız günlere bakınca bir teslimiyet içinde olup, her şey yerle bir olurken kimsenin kimseden farkı olmadığını, çoğun bizi nasıl zorladığını görebildik. Koca koca binalar üstümüze yıkıldı sadece bedenleri değil ruhumuzu da ezip bize unuttuğumuz yok saydığımız şeyleri hatırlattı. Yağmurun yağması, karın erimesi gibi doğal olan bir değişimi kendi elimizle felakete nasıl dönüştürdüğümüzü gösterdi. İnsan olduğumuzu anladık. Sadece iyisiyle değil kötüsüyle de kendi özümüzü fark ettik. Paylaştık yağmaladık, kurtardık kaybettik, ağladık sevindik.iman ettik maalesef isyan ettik anlayacağınız halden hale girdik. Tüm gücümüzle bir olduk bir olmanın hazzını yaşadık.
Yunus sûresi 12. Âyette insanın sıkıntıya düştüğünde Rabbine yalvarıp durduğu, işler yoluna girdiğinde umursamazca sırtını dönüp gittiği anlatılmaktadır. Dünyevi sıkıntılar, insanın hâl ve gidişatını düşünmesine yardımcı olur. Bir nevi müsibet birer nimet vazifesi görürler. Aslında şu sıralar kendimize sormamız gereken önemli soru ' Peki her şey yoluna girdikten sonra ben ne yapacağım' olmalıdır. Zira insan unutandır, unuttuğu içinde ziyanda olandır.