Annelerin büyük çoğunluğu "süt" verebilmektedir ama pek azı "bal" da ekleyebilir. Annenin bal verebilme yetisine sahip olabilmesi için sadece "iyi anne" olması yetmez, mutlu bir kişi de olmalıdır. Bu noktaya erişen annelerin sayısı pek yüksek değildir. Annenin çocuk üzerindeki etkisi pek abartılmış sayılmaz. Annenin yaşamaya olan tutkusu, huzursuzluğu gibi bulaşıcıdır. Her iki tutum da çocuğun tüm kişiliği üzerinde derin etkilere sahiptir. Gerçekten çocuklar -ve yetişkinler- arasında, sadece "süt" emenlerle "süt ve balı" beraberce alanları birbirinden ayırmak hiç de zor değildir.
İşten geç çıkan anne, evdeki çocuğunu arıyor ve "Oğlum, yemekleri ısıtır mısın?" diyor. Çocuk da "ısıtırsam ne vereceksin?" diyor.
Çocuk bunu neden söylüyor?
Çünkü anne onu ödülle iş yapmaya alıştırmış. Çocuk da ödül olmayınca iş yapmıyor. Her çocuk ailenin bir üyesidir ve sorumlulukları vardır.
Bu sorumluklanını hiçbir ödül olmadan yerine getirmelidir. Anne her iş için çocuğa ödül vererek aslında, "Evdeki işler senin sorumluluğunda değildir" mesajı vermektedir.
...
Çocuk ödülle iş yapmaya alışırsa, kendi sorumluluğunda olan işler için bile sizden ödül talep eder.
Sorumsuzluk bilinci gelişir.