Cenaze merasimi saat lO'da, kilisede başladı. Ölenin arka daşlanna ve temsilcilere kartlar dağıtılmıştı, bunlar kiliseye girmek için izin kağıdı olarak kullanılıyordu. Bu kartlardan el de edemeyen Anna, seyirci kalabalığının arasından geçip yeri ne varmak için çok güçlük çekti ve ancak merasim başladıktan sonra yerini aldı. Günlerden pazardı ve bütün Petersburg sey retmek ve ölmüş olan kahramana veda etmek için toplanmış t ı . Merasim sona erdi ve ailesi, arkadaştan arkalanndaki kala balıkla beraber tabutu mezarlığa götürdüler. Eski bir gelene ğe göre, tabut mezara indirildikten sonra, ölenin dostları ve temsilciler tarafından konuşmalar yapılırdı; konuşmalann sa yısı ve uzunluğu ölenin anısına gösterilen saygının ölçüsüy dü. llk konuşmacı 1849'da Semenevski Alam'ndaki idam seh pasında Dostoyevski ile birlikte bulunanlardan Palın adındaki önemsiz bir romancıydı. Daha sonraki gençlik arkadaşı Grigoroviç, dostu Soloviev, Apollon Maikov ve bu kitapta zaman za man adı geçmiş diğer kişiler konuştular. Bir üniversite profesö r ü ve bir öğrenci konuştu. Bazılan bu olay için yazılmış şiirler okudular. Her konuşan mezara bir çelenk bıraktı; toplam ola rak 75 çelenk bırakıldı.
Annesi Alman asıllı olan Sevgi Soysal, 1936 yılı İstanbul dogumludur. Ankara Kız Lisesi:ni, ardından da Dil ve Tarih Cografya Fakültesi, Klasik Filoloji bölümünü bitirir. 1957- 1958 yıllarında Almanya'da Göttingcn Üniversitesi'nde arkeoloji ve tiyatro derslerini izler. Türkiye'ye döndükten sonra bir süre Alma n Büyükelçiligi'nde çalışır ve daha sonra TRT'ye program uzmanı olarak girer. Bu sırada takvimler 1965 yılını göster mektedir ve Sevgi Soysal'ın yazarlıga başlamasının üzerinden beş yıl geçmiştir. İlk yazıları ve öyküleri;
Dost, Yelken, At a ç gibj edebiyat dergilerinde yayımlanır.
Fyodor Dostoyevski , Rus roman yazarıdır..
Çocukluğunu sarhoş bir baba ve hasta bir anne arasında geçiren Dostoyevski, annesinin ölümünden sonra Sankt-Peterburg'daki Mühendis Okulu'na girdi
Kıtapdili akıcı, metskla okunan bildiğiimiz, yınede detaylarını da ögrenmkgüzel elbette
.
Sevgi Soysal'ın Barış Adlı Çocuk . kita bına aldığı gerek sivil, gerekse askeri cezaevini anlatan öyküleri, insanlık dışı bir yaşamı sergilediği için, en az O'Henry'nin öyküleri ka d a r çarpıcı ve Çehov'un öyküleri kadar da gerçekçidir. Bu gerçekiilik ve çarpıcılık biraz da dönemin koşullarından kaynaklanmaktadır. Öylesine akıl almaz şeyler yaşanmaktadır ki, bunlann öyküleşmesi insanda doğal olarak ürküntü ve han a tiksintiyle kan şık bir şaşkınlık yaratmaktadır. Bütün bunlarda , öykünün gerilim kazanmasını kendiliğinden oluşmaktadır..
Sevgi Soysal'ın, romanlan içinde Şafak'ın zirve olmasının , biten son romanı olmasıyla da ilgisi vardır kuşkusuz . Sevgi Soysal üzerine yazıyazan tüm ya z a r ların kabul ettiği gerçek, onun giderek daha yetkin bir ya z a r olduğu . kendisini sürekli geliştirdğiidir. An c a k , yalnızca bu özelliklerinden dolayı Şafa k romanını zirve kabul etmek , romanın toplumsal etkinliğini ve Sevgi Soys a l 'ın güç koşulla r altında büyük işler başardığını hesa ba katmamak olur. Yetmişli yıllar d a bazıı yazarlar romanlarıyla toplumsal yapıyı temelinden değiştirebileceklerini sanmışlsrdır. ya da bö yle bir sav ortaya atıldığında d a . yapılabilecek zannıyla çok tuhaf karşılanmamıştır . Bu da "dev rimci" roman gibi bir romanın ansızın çıkıvermesine neden olmuştur.
Evinde mutluluğa ve edebiyatta şöhrete ulaşmıştı ve artık ölüme karşı direnmiyordu. Anna'nm ve doktorların iyimser tesellilerine rağmen bir papaz çağınlmasında ısrar etti ve günah çıkarttı. Hastalığının üçüncü günü olan 28'i sabahı, Sibir ya'ya mahkum olarak giderken yolda, Tobols k'da, Dekabristle rin kanlarının vermiş olduğu İncil'i istedi. Bu İncil'i her zaman yanında ta şımış ve yaşamının nazik anlarında, rastgele açıp gö züne ilk ilişen sözcükleri okuyarak ondan yardım ummuştu.
Şimdi, Aziz Matta'nın İncil'ini açtı ve satırları işaret etti. Anna yüksek sesle okudu: