Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
muhavere-i tebabüliye
Efsaneye göre, Nuh'un torunları gökyüzüne tırmanmak için birçok kattan meydana gelen ve son katı tapınak olarak düzenlenen bir kule yapmışlar. Gökyüzünü hakimiyet altına almak isteyen insanın kendini beğenmişlik ve nefsine güvenini simgeleyen bu kule hakkında Tevrat ve İncil ile Yunan mitolojisinde de değişik varyantlar vardır. Babil Kulesi yapılırken Allahu Teala, kendisine şirk koşmak üzere yapılan bu binada çalışanların dillerini değiştirmiş (insanlığın dağılması) ve hiç kimse diğerinin dilini anlamaz olmuş. Onun için kimsenin birbirini anlamadığı konuşmalara "Muhavere-i Tebaülliye" (babillerin konuşmaları) denilir ve bu söz eskiden beri, halk arasında bir deyim olarak kullanılır. Her kafadan bir sesin çıktığı kalabalık bir mekanda meclis adabını çiğneyerek, ikişer kişinin birbiriyle lafladığı ve seslerin bir uğultuya dönüştüğü durumlar, tam da muhavere-i tevabüliye sayılır.
Sayfa 161Kitabı okudu
Eli kulağında deyimi
Gerçekleşmesi pek yakın olan İşler hakkında "henüz olmadı ama eli kulağında" deriz. Bu deyimin kaynağı Asr-ı Saadet'e Bilal-i Habeşi'ye kadar uzanır. İslamiyet yayılmaya başlayıp da Müslümanların sayısı artınca, namaz için onları bir araya toplamak üzere ezan okunması kararlaştırılmış ve sesi güzel olduğu için de habeşistan'lı eski köle Hz. Bilal, bu vazifeye seçilmişti. Ama Medine'deki Müşrikler ve diğer dinlere mensup olanlardan bazı tahammülsüz insanlar ezan okunurken sesi duyulmasın diye gürültü yapmaya, çocukları toplayıp Bilal Habeşi ile alay ettirmeye başlamışlardı. Bunun üzerine Hz. Bilal ellerini kulaklarına tıklayarak ezan okumaya başladı. Müezzinler ellerini kulaklarına tıkamayı bir tür bir Bilal-i Habeşi sünneti gibi gördüler ve ezanı öyle okudular. Eskiden birisi yanındakine, "Ezan okundu mu?" dediğinde, eğer vakit çok yakın ise, - "Okunmadı ama (müezzinin) eli kulağında" dermiş.
Reklam
Bağdat gibi diyar olmaz.
Dilimizdeki "Ana gibi yâr, Bağdat gibi diyar olmaz" sözünün aslı muhtemelen "Ane gibi yar; Bağdat gibi diyar olmaz." şeklindedir. Çünkü sözün aslındaki Ane kelimesi, Bağdat yakınlarındaki sarp bir uçurumun kuşattığı dik bir geçidin adıdır. Bağdat gibi güzel şehir, Ane gibi de (sarp, ama manzaralı) yar (uçurum) olmaz, demeye gelir.
— Romalılar "mens sana in corpore sano" demiş. (Lat.) "Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur."
101 Deyim 101 Öykü
İnsan Kuş Misali... *Sabah burada, akşam orada... Çok seyahat etmeyi anlatır. *İnsanın konum ve makamlarındaki beklenmedik, hızlı değişiklikleri anlatmak için de kullanılır.
Sayfa 111 - Can çocukKitabı okuyor
101 Deyim 101 Öykü
Gölge etmek. *Rahatsız etmek. *Engel olmak.
Sayfa 105 - Can çocukKitabı okuyor
Reklam
101 Deyim 101 Öykü
Eski çamlar bardak oldu. *İşler eskisi gibi değil. Dönem değişti. *Köprünün altından çok sular aktı.
Sayfa 92 - Can çocukKitabı okuyor
101 Deyim 101 Öykü
Ekmeğini Taştan Çıkarmak. *En zor işlerin bile altından kalkıp hayatını kazanmak. *Ne yapıp edip, geçimini sağlamak.
Sayfa 91 - Can çocukKitabı okuyor
'Adın deftere geçti'
Hak etmediği halde bir makamın yetkilerini kullanarak üst perdeden konuşan, yahut önemsiz başarısı üzerine "bir yumurta bin bir gıdgıdak" ortalığı velveleye verenler hakkında söylenen bir deyim vardır: Anır eşeğim anır, adın deftere geçti.
'Bir abam var atarım, nerde olsa yatarım'
Gezginci dervişlerin halini anlatan bu söz, taşa toprağa, oduna tahtaya, çula çaputa ehemmiyet vermeyen kişilere özgü anlayışın ifadesi olup gönül zenginliğini anlatır.
71 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.