"O derginin kapağına -bir kara delik resmine- bakarken, aslında kendine baktığını fark etti. Bir kara deliğe. Can çekişen, kendi içine çöken bir yıldıza."
İnsanlar şehir gibiydi. Bazı kötü yönleri var diye bütün şehirden nefret etmezdiniz. Sevmediğiniz yanları, birkaç tane tehlikeli ara sokağı ve mahallesi olabilirdi ama bir şehri yaşanır kılan şey iyi yönleriydi.
“Her yaşam milyonlarca seçim ihtiva eder. Kimi büyük, kimi küçük. Fakat bir kararın yerine başka bir karar geçtiğinde, bütün sonuçlar değişir. Dönüşü olmayan bir sapma gerçekleşir ve bu da başka sapmalara yol açar.” “Gece Yarısı Kütüphanesi”ni okurken, bir karakterin hayata dair tüm pişmanlıklarını derinden hissettiğimi söyleyebilirim. Belki
Nora'nın melankolik hali beni etkisi altına aldı diyebilirim daha ilk satırlardan. Derin bir karakter olarak tasarlanmış Nora. Depresif düşüncelerini okurken Nora'ya içten bir üzülme hissi besledim. Bunu yapabilmek zordur, yazar karakterin iç dünyasını gerçekten iyi bir şekilde yansıtmış. Etkilendiğim bir sahneden bahsetmek istiyorum.