Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Genç Hayat Dergisi

Profil
İyilik
+ İyi ol, iyi davran; güzel konuş, güzel bak... - Ne bu şimdi? Hayatı hayat yapan, dört element mi? + Evet - Geç bunları! Kimse kimseye babasının hayrına iyilik etmez. Gösterişten uzak, yalansız, masum bir iyilik kalmadı. + Dediği lafa bak! O, bu, seni ne ilgilendirir. Sen ışık olup etrafını aydınlat. Herkes seni örnek alsın; senin ışıltınla
İnsanın kıymeti, idraki nisbetindedir.
Reklam
KÖTÜ HAFIZANIN SORUMLULARI
Kötü hafızanın birinci sorumlusu, dikkatsizliktir. Düşüncesini yoğunlaştırabilen kişi, konuya konsantre olabilir. Dikkat edilmeden dinlenen bilgiler hemen unutulur. Kötü hafızanın ikinci sorumlusu, özgüven azlığıdır. İnsan beyninde biyolojik bir saat vardır. Eğer o saate bilerek ve irade ederek sabah 07.00’de kalkacağınızı söylerseniz; öyle programlamış olursunuz. Kolumuzdaki saat kadar hafızamızdaki saatimize güvenirsek, bizi yanıltmaz. Kötü hafızanın üçüncü sorumlusu, önem vermemektir. Unutulan bilgiler, genellikle o kişi tarafından önemsenmeyen bilgiler olacaktır. “Unuttum” demek mazeret olmaz, çünkü o konuya önem vermediğiniz anlamına gelir. Kötü hafızanın bir sebebi de duygusal boyutunun ihmal edilmesidir. Kelimeler ve heyecan beraber öğrenilirse kolay unutulmaz. Merak hissi, duygusal gücü artırır. Bunun için, “Merak, ilmin hocasıdır.” denilmiştir. Kesinlikle unutmamanız gereken bilgileri not edin. Aldığınız notları zaman zaman tekrar ederseniz, bilgiler kalıcı hafızaya işlenir. Kötü hafızanın önemli sebebi, bilgilerin kullanılmamasıdır. Zihinsel uyarıcıların çok olduğu, bilgilerin tekrar edildiği bir beyinde, unutkanlık olmaz. İnsan beyni “kullan ya da kaybet” kuralı ile çalışır. (Kendinizle Barışık Olmak)
İhlas: Yapılan ibadet ve işleri hiçbir karşılık beklemeden yalnızca Hazreti Allah’ın rızası için yapmak, ikiyüzlü olmamak, çok samimi ve tam doğru olmak manasına gelir. Misal: “En arkada sessiz sedasız oturup da ihlaslı, adsız ne kahramanlar var.”
Sesinin tonuyla sizi yoran, çehresinin rengiyle sizi solduran insanlara rastlamışsınızdır mutlaka. Görüşüyle ve görünüşüyle, zihninizi yorup ruhunuzu boğan insanlar karşısında ne yapabilirsiniz ki? Önce ümit verme ümidinizi kaybedersiniz. Geriye kendinize ait ümidiniz kalır. Onu da kaybetmeyecek kadar sağlam durabiliyorsanız, hakikatli bir iyimsersiniz demektir.
Reklam
Kitaplar
Abbasi halifelerinden bir zat, sohbet ve muhabbet etmek için devrin ileri gelen bir âlimini saraya davet eder. Görevli şahıs, bu durumu bildirmek üzere âlimin evine gider. Onun, etrafını kuşatan kitapların ortasında oturduğunu görür, şaşırır. Âlimi o halde biraz seyrettikten sonra seslenir: – Efendim, halife hazretleri sizleri sarayına davet ediyor. – Halife hazretlerine söyleyiniz. Şu anda yanımda bulunan ilim, irfan ve hikmet ehli bir grup insanla sohbet ediyorum. Burada işim bittikten sonra müminlerin emirinin davetine icabet edeceğim. Görevli, saraya döner, bu sözleri halifeye nakleder. Halife, merakla sorar: – Kendisini bu kadar etkileyen âlimler acaba kimlerdi? Saray görevlisi, “Efendim, yanında kimse yoktu.” deyince halife iyice meraklanır: – Onu şu vakitte mutlaka saraya getir! Vakit dolar. Halife, huzuruna apar topar çıkarılan âlime sorar: – Sizi, bizim yanımıza gelmekte geciktiren âlimler kimlerdi? Âlim tek kelimeyle cevap verir: – Kitaplar!
Akıllı kişi, her işte bir kolaylık, bir çıkar yol gözetir; halli mümkün olmayan işlere körü körüne teşebbüs etmez. (Sâmî)
30 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.