O insan mühendisi idi. Büyük bir moral hocasıydı. Üstün yetenekleri ile gönül kapılarını aralar, kalp gözümüzü açar, içimizdeki kiri, pisi atmamıza sebep olurdu. Ona “Türkiyenin muhtarı” derlerdi. Şehir dervişiydi. Onun görevi insan yetiştirmekti, inşa etmekti. O gönül adamıydı.
Fethi Beyin bir hatırası:
Fethi abi bir gün bir yerde birisiyle tanıştırılıyor. Tanıştırıldığı kişiye 'Ben sizi bir yerden tanıyorum' diyor. Adam anlamıyor. Fethi abi sözlerine devam ediyor: 'Biz sizle bir dost cenazesinde aynı safta birlikte durmuştuk. Ben aynı safta durduğum kişiyi unutmam. Bilmediğim kişiyle de aynı safta durmam." (Bir Vakıf İnsanı Fethi Gemuhluoğlu, Malatya Büyükşehir Belediyesi, s.16)
Mahir İz Beyin sohbet ve gönül ehlinden olması, yakın tarihle ilgili bazı gerçekleri ortaya koyması aynı zamanda birçok ehli mürekkebin kitap listelerinde bu eserin olması nedeniyle beğenerek okuma listesine aldım.
Yılların İziMahir İz · Kitabevi Yayınları · 2013113 okunma
Falih Rıfkı Atay (1894-1971), 1908 devriminden sonra Tanin gazetesinde gazeteciliğe başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı'na yedek subay olarak katılmıştır. 4. Ordu Komutanı Cemal Paşa'nın emir subayı olarak Kudüs'te ve Suriye'de bulunmuştur. Resmi görevlerle Avrupa yolculuklarına katılmıştır. Cumhuriyet döneminde 1950'ye
"Mustafa Kemal, Büyük Harp'e girmek aleyhinde idi: Kafa ve sanat adamı olduğu için!
Mustafa Kemal, Kurtuluş Harbi'ni bırakmak fikrinde asla bulunmadı: Vatan adamı olduğu için!
İşte size bütün kitabın özü: İlim ve vatan adamı olunuz."
Bütün rahatımıza ve refahımıza rağmen, serbest hayatın hasretini duyardık. Nitekim hiçbir şey bahasına yeniden bu tarzda bir hayata değil dönmeyi, orada bir an bile yaşamayı hatırdan geçirip arzu etmem
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi arasında köprü vazifesi sağlayan alimlerimizden ders almış, "Tek Parti Devri"nin baskı ve zulümleri dahil "Cumhuriyet Dönemi"ndeki bütün darbelere şahit olmuş Kamil Şenocak Hocaefendi'nin, o zor günlerde başlayan talebelik yıllarını, gördüğü hadiseleri, yaşanılan zorlukları ve kendilerine öğrencilik yaptığı -başta- Reisü'l Kurra Mehmed Rüştü Aşıkkutlu Efendi gibi büyük zâtlarla olan hatıralarının da bulunduğu hatıratı.
Kitabı okurken alimlerimizin ne büyük mücadeleler verdiğini, bugün en küçük ve basit gördüğümüz konuların dahi günümüze ulaştırılmasında ne büyük gayretler gösterdiklerini, başta zındıkân Mustafa Kemal ve İsmet İnönü olmak üzere Kemalist rejimin kurulduğu günden bu yana Müslüman halka yaptığı zulümleri, bizzat şahit olmuşçasına hissediyorsunuz.
Kitapta dikkatimi fazlaca çeken ve rahatsız eden tek husus, Mustafa Kemal'e dair hiçbir şeyin söylenmemiş olması ve her şeyin İsmet İnönü üzerine yıkılması.