Yamuk durduğunu fark edince seyretmeyi bırakmadım. Düzeltmek için koltuktan da kalkmadım. Bu tablo ne zamandır yamuk bilmiyorum zaten . Ressama seçtiğim resmi renklendirmesini istediğimde karşısında akıl hastası varmışçasına bakmıştı .Oysa bu resme baktığımda, gördüklerimi ve hissettiklerimi bilseydi , neden ısrarla çizmesini istediğimi anlardı.
balkona çamaşır ipi taktım
duvara çivi çaktım
lavabo açtım
babam geldi akşam vakti
yüreğim kıpır kıpır
balkonu duvarı lavaboyu gösterdim
iki tokat atıp hiddetle uyardı
bir daha dokunmamalıymışım
canımı yakabilirmişim
elime çekiç vurmak
elimi kesmek
bunların hiçbiri
canımı bu tepki kadar yakamazdı
Son anların bütün o renkli görüntüleri, bir daha gözünün önünden geçti; genç yaşamının çekici resimlerle süslü albümünün yapraklarını bir daha açtı tek tek. Sonra uykuya daldı, hayatının en derin rüyasına dalmıştı…
‘Beni unuttular,’ diye bir an düşündü. Sonra içten sevindi, ‘ Ama ben sizi unutmadım! Siz beni uykuda sanıyorsunuz, adeta bu dünyada yok biliyorsunuz. Ama yanıldığınızı anlamalısınız. Uykularımı kaçıran o rezil sırrı bulup ortaya çıkarana dek, her adımımızı takip edeceğim. Aranızdaki anlaşmayı yakında paramparça edeceğim. Ben uyumuyorum!
Şimdiye dek hayatının bir parçası olmuştu. Tıpkı bir süs parçası gibi, bir oyuncak, sevimli ve cana yakın bir varlık, kimi zaman belki bir yük… Fakat yine de kendi yaşamının bir parçasıydı.