Hind'in düşünce örgüsünde koyu renkler ağır basar. Hint, hayatı küçümseyenlerin vatanıdır. Ama bu geniş ülkeyi bir dervişler tekkesi sanmayalım. Firavunlar diyarı muhteşem bir taş yığını, Fırat boylarında yükselen mamureler toprak altında, Atina bir hayal, Roma bir efsane... Hint beş bin yıldan beri var. Hintli elini kolunu bağlayıp hayaller
Hintliler düşünceyi birçok bölümlere ayırıp incelemişler. İnsan hayatının dört amacı var, onlara göre: Bütün bilgiler bu dört amaç etrafında toplanabilir.
İlk amaç servet (arta), ikincisi aşk (kama), üçüncüsü fazilet (darma), dördüncüsü de ruhun kurtuluşu (moksa). Bu dört amaca uygun olarak hayatımız da dört devreye (aşram) ayrılır: önce öğrencilik devresi, sonra evlilik, dünya nimetlerinden kâm alınır, çoluk çocuk sahibi olunur, sosyal görevler yerine getirilir. İhtiraslar dinip saçlar ağardıktan sonra yeni bir devre başlar, içe kapanış. Ve yıllarca ormanda yaşanır. Sonra da yollara düşülür. Hayatımızın son devresi ise dervişlik çağıdır.
Bilgeler buğday eler gibi elediler sözleri...
Dost o zaman öğrendi dostluğun ne olduğunu
Varlıklar sisteydiler,
Bilen yoktu güzelliklerini
Adları konuncaya kadar.
Herkese vermez kendini Söz,
Bir kadın gibi nazlıdır,
Şair ister, bilge ister.
Dostlar havuza benzer,
Kiminin suyu çok, kiminin az.
Kiminde ruhunuz yıkanır boydan boya, Kiminde elleriniz ıslanır.
Kimi paçavra dokur kelimelerle
Kimi şal.
Kiminin dudaklarında zehirdir söz, Kiminin dudaklarında bal.
Söze İlahi // Rig-Veda