Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Profil
“Kalabalığı yönetmek için, hurafeden daha etkili hiçbir şey yoktur.”
Destek Yayınları
Tos
İşte bütün bu fenalıklara kızan Allah, gâvurlarıyla bizim terbiyemizi veriyordu.
Reklam
Kuran'ın 'bilinçli suskunluklarını' bilinçsizce kendi gelenekleriyle dolduran bazı ilahiyatçılar, İslam'ı birçok hurafeye boğmuşlar ve İslam'ın farklı koşullara uymasına izin veren esnek yapısına zarar vermişlerdir.
Sayfa 329Kitabı okudu
Konu birayı ve şarabı ekşitmeye, sütün kesilmesine, dana konservesinin veya tuzlanmış domuz etinin bozulmasına gelince, kanaması olan kadına neredeyse simyacılığa benzer bir dönüştürme gücü atfediyoruz.
Kurtulamayacak demek bu halk uzun bir süre daha bu irticadan, yalanlardan, istismardan.
Sayfa 446
Yunanlılar diyorlarmış ki bizi Türk ordusu yenmedi, ordunun önünde eli kılıçlı, ak libaslı, yeşil sarıklı, uzun boylular yendi, diyorlarmış Onlar bize aman vermediler. Hurafe... Bizim halk da buna inanıyor.
Sayfa 445
Reklam
Dünyanın Sorunu
insanların bilim yerine hâlâ hurafelere inanmasıymış.
Sayfa 33 - April Yayıncılık ( 5.Baskı: Ekim,2017)Kitabı okudu
Eski Yunanlılarda da kadın, medeni haklar adına hiçbir şeye malik değildi. Kadın kocasının, kocası yoksa babasının, o da olmazsa akrabasından diğer erkeklerin vasiliği altında yaşardı. Kocası onu istediği zaman boşar ya da başkasına devredebilirdi.
Yahudi kızları babalarının evlerinde hizmetçi kabul edilmiş, İRAN'da MEZDEK, ana ve kız kardeşle evlenmeyi meşru gören yeni bir din kurmuştu!.. Çin ve Hind gibi çok eski milletlerde de kadının sosyal mevkisi çok düşüktü. Hind'de kadın, zavallı bir yaratık olarak kabul ediliyor, her türlü aşağılık arzulara alet ediliyordu. Vedaları okumaktan uzak tutuluyor, ayin ve merasimlere kabul edilmiyordu. Kadının dini efendisine hizmet etmekti. Görevi ve değeri, eğer kocası ölmüş ise onun cesedi üzerinde kendisini yakmasıydı.
Yaygın olan hurâfelerden biri de fala bakmak, "FAL AÇMAK" adetidir. Fal hurâfesi ile okumuşu da cahili de meşgul olmaktadır. Bazı kimseler de: "Fala inanmıyoruz amma eğlence olsun diye açtırıyoruz" diyorlar. Bu düşünce doğru değildir. İslâm Dinine göre hangi şekilde olursa olsun, fal baktırmak ve falcıların söylediklerine inanmak yasaktır.
Reklam
...nazardan korunmak veya kurtulmak için çeşitli nazar boncukları, diş, kemik, tırnak ve üzerlik otu gibi nesneleri takmak dinimiz açısından doğru değildir. Çünkü İslâmda fayda ve zarar Allah'ın takdiriyle tecelli eder. Bundan ayrılıp birtakım nesnelerden medet ummak yanlıştır, hurafedir. Zira Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.S), nazar boncuğu gibi birtakım nesneleri takarak, hastalıktan kurtulmaya itikad etmeyi men etmişlerdir. Allah Elçisi şöyle buyuruyor: "Efsun yapmak, nazar boncuğu takmak, kadınların kocalarına kendilerini sevdirmek için sihir yapmak, ŞİRK (Allah'a ortak koşmak) tır".
Sihir (sihr-büyü) kelimesi; şaşırtıcı etki, değiştirme, hüner, hile, gözbağcılık, aldatma, batıl, bir şeye hak diye göstermeye çalışma anlamlarına gelmektedir. Afsun veya Afsun kelimeleri de aynı anlamda kullanılır. Deyim olarak ise sihir: "Bazı güçler kullanarak canlıve cansız varlıkları, özellikle insanları istenilen yönde etkilemek amacıyla yapılan eylem" olarak tanımlanmaktadır.
Sihirin TanımıKitabı okudu
Ankara'nın köylerinden birinde, muskacılığı, üfürükçülüğü ve gaibten haber vermesiyle günden güne ünü artan bir Hoca(!)türemiş. Ehl-i Keramet olduğu söylenmeye başlanmış. Bu hoca açıktan para almıyormuş, ama gizliden gizliye de verilen para ve bahşişleri geri çevirmiyormuş. Bu hoca, bir gün bazı kimseler tarafından şikayet edilmiş. İlgililer bizim profesörü, bir emniyet ekibi ile beraber durumu yerinde tesbit ve tahkik etmek üzere, "BİLİRKİŞİ" olarak köye göndermişler. Heyet köye, değişik kılıkla ziyaretçi gibi gitmiş, Hocayı sormuşlar, ziyaret etmek istediklerini söylemişler. "Buyrulsun" haberi gelince evine gitmişler. Loş ve nisbeten karartılmış bir oda içerisinde hocanın huzuruna çıkartılmışlar. Hoca: "Siz Allah'ın iyi kullarısınız. Sizin geleceğiniz bana malûm oldu" diyerek kendilerine iltifat ve dua et miş. Bu esnada, "İşte nur indi" demiş ve kalbi nahiyesin de bir ışık parlamaya başlamış. Ayrıca odanın ortasından da parlak beyaz bir cisim geçmiş. Emniyet görevlileri şüphelenmişler, hocayı ve yardımcılarını etkisiz hale getirmişler. Hoca efendinin üzeri aranmış. Görülmüş ki giydiği beyaz uzun elbise (entari)nin altında ince kabloyla vücudu sarılmış. Kalbi üzerine bir küçük ampul takılmış, cebine de piller koyulmuş. Hoca cebindeki düğmeye basınca kalbi üzerindeki ışık yanıyormuş. Odadan geçirilen ışıklı cisim de fosforlanmış beyaz bir çarşaf imiş. Böylece hoca efendinin(!) kerametinin sırrı ortaya çıkmış.
"Vakitlerini muskacılıkla geçirenler, bu yoldan her ne kadar menfaat temin ediyorlarsa da bu iş dinen mezmun (kötülenmiş) olduğu için iflah olmuyorlar. Daima hayatları sıkıntı ve sefaletle, beş kuruşa muhtaç olarak geçmekte olduğu müşahade edilmektedir. Hayatlarının sonunda perişan bir vaziyette, miskinlik içinde yaşadıkları görülmektedir... Bunların hepsi yaptıklarının cezasıdır. Çünkü nice bakılması şer'an haram olan göbeklere muskalar yazmışlardır. Diğer muskalarda yazdıkları âyetlerin bir kısmı ayaklar altına ve pisliklere gitmiştir. Nice genç kızları muhabbet muskasıyla aldatmışlardır. Allah'ın men ettiği şeyleri insanlara aşılamışlar, imanın temelini sarsmışlar, İslâm akidesini bozmuşlardır. Böylelikle hiristiyan adetlerini canlandırarak ve bunları bir kısım insanlara kabul ettirip onların itikatlarını bozarak imanlarını sarsmaları ile tedavisi imkansız olan yaralar açmışlardır.
19 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.