Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılışının ardından 1923'te kurulan Türkiye Cumhuriyeti'nde ülkeyi hızlı bir modernleşme sürecine sokan ve Latin alfabesini benimseyerek geçmişle olan bağları kesen Mustafa Kemal Atatürk, heykel sanatına da kapıları açtı.
20. yüzyılın başında "İslam sanatı" hâlâ ciddiye alınan bir sanat olsa da, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra bu konunun Osmanlı topraklarında bir güncelliği kalmadı: Sanat ya batılı olacaktı ya da hiç olmayacaktı.
Reklam
Realist olma iddiasıyla öne çıkan akademik Batı sanat teknik ve kavramsal olarak daha ileri bir noktada görünür.
Avrupa sanatının realizmi karşısında İslam ülkeleri sanatsal ifade açısından birdenbire geri kalmış gibi algılandılar; bu da hayli tartışılan İslam'ın "çöküşü"nün çok sayıdaki işaretleri arasında sayılır. Müslümanların yaptığı sanat eski bir evreye aitmiş ve insanlığın gelişiminden kopuk bir sanatmış gibi algılanagelmiştir.
Sanatı fethetmek modernleşmenin merhalelerinden biri, Batı karşısındaki geri kalmışlığın telafisi olarak algılanıyordu.
Portresini resmî binaların duvarlarına astıran ve hediye olarak veren ilk sultan II. Mahmud'dur.
Reklam
Osmanlı sultanlarının 15. yüzyıldan itibaren önce İtalyan, sonra yerli ressamlara yaptırdıkları portreler hiçbir zaman halka gösterilmemişti.
1479 ile 1481 arasında İstanbul'da bulunan Gentile Bellini, Fatih Sultan Mehmed'in Londra'daki National Gallery'de bulunan ünlü portresinin ressamıdır.
Ferrara'nın madalyon üstüne Fatih Sultan Mehmed'in portresini yapmasıyla birlikte Osmanlı padişahlarının resimleri Avrupa'da alınıp satılmaya başlar.
İlk portre ressamları İtalyan Gentile Bellini ve Contanzo de Ferrara'dır, daha sonra nöbeti Osmanlı sanatçıları devralır.
124 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.