• "MUDA", "Kayıp" ya da "Katma Değer Sağlamayan" anlamına gelir.
"MURI" (Aşırı Yük) ve "MURA" (Düzensizlik} tir. Bunların üçünü birden ortadan kaldırmak verimli, rasyonalize bir üretime olanak sağlayacaktır.
• Bu noktada, Toyota Üretim Sistemi'nin temelini oluşturan "entegre fabrika" tanımının anlamını açmak doğru olacaktır: Entegre fabrika teknik boyutlarıyla 6 sıfırdan oluşan bir üretim modelidir. Entegre fabrika ile sıfır stok (sıfır mal fazlası, sıfır depo ), sıfır hata, sıfır çelişki , üretimde sıfır ölü zaman, müşteri için sıfır bekleme süresi ve en nihayetinde de "sıfır kağıt", başka bir deyişle, sıfır bürokrasi ve sıfır gereksiz iletişim hedeflenmektedir.
• Japon sisteminde büyük şirketler, iş gücünün sosyal yaşamı üzerinde doğrudan doğruya "egemen" bir güç oluşturmaktadır. İşçiler üç ketegoriye ayrılmaktadır. Bu ketogorilerin her biri yüzde 30'luk bir dilimi kapsamakta, yüzde ıo'luk bir dilim ise zaman zaman bu üç kategoriye yayılmaktadır. Birinci kategori içinde yer alan ve "şanslı" sayılan içilerden istenen en önemli unsur, dürüstlük ve sadakattir. Bunun karşılığında da kendilerine "ömür boyu iş" garantisi verilmekte ve çoğu zaman çocukIarına da iş sağlanmaktadır. Bu, kesin ve önceden belirlenmiş bir kariyerdir. Sağlık hizmetleri, emeklilik hakkı ve sosyal hizmetler son derece gelişmiştir. İşçi maaşlarından yapılan kesinti oranı yalnızca yüzde ıo'dur ve dünyadaki en düşük orandır. Ayrıca işçinin mesken ihtiyacı da şirket tarafından karşılanmaktadır. Ancak bu şanslı kesim toplam işgücünün yüzde 3o'unu oluşturmaktadır.
• Ama bir Amerikalı'nın biz Japonlar'dan on kat daha fazla fiziksel güç harcayabilmesi mümkün müydü? Bu bana olacak şey gibi gelmiyordu: açıkça ortadaydı ki Japonlar bir şeyleri boşa harcıyorlardı ve bu israfları ortadan kaldırabildiğimiz taktirde, üretkenlik istenen ve hedeflenen düzeylere çıkarılabilirdi.