k

Kısa Hikâyeler

Derdin mi çok?
Bir çift tereddütlü adım serin sulara yaklaştı, sonra, bir an duraladı.. Adımların sahibinin kıyıya vuran hafif dalgaların ayağının altından çekip aldığı kumları umursamadığı belliydi... Boğaz kıyıları o saatlerde ya evsizlere sabahlık olur, ya umutlarını kaybedenlerin son sabahına tanıklık ederdi. Birden.. - "Derdin mi çok?," Ses yakınlardan geliyordu. "Derdin var ha.." Sesin sahibi, derme çatma balıkçı barınağının altında yarıladığı şarabını sabahlığına arkadaş eden yaşlı bir adamdı, "benden de mi çok?." Son sabahlarına yürüyen adımları iyi tanıdığı belliydi. - "Üşüdüğümüzde camı kapatmak kadar kolay olsaydı keşke, sevilmediğimizi anladığımız anda o kişiye yüreğimizi kapatmak." diye sürdürdü mırıldanmasını, gün görmüş, yorgun sesiyle kendi kendine konuşuyor gibiydi, "Sabahını umuda kapatma evlat.." diye müşfik babalar gibi fısıldadı sonra, "sen gidersen fırsatın da seninle gider, onu da götürebilir misin?.." ... Çok sürmedi, "hadi git, .." diyordu, "koş git ona.." bu kez kararlı adımlarla, geldiği yöne yürüyen ıslanmış ayakların sahibine, - "benden de mi çok derdin?." Yine kendine konuşuyor gibiydi..
En gerçek mutluluk
Bugün bir ana tanık oldum. Bir mutluluğa. Bakırköy adliyesinin yakınında sokakta yaşayan bir abi var. Köpeklerle sohbet ediyor. Onlara sarılıp uyuyor. Muhabbet namına her ne nasibi varsa onların vesilesi ile rızıklanıyor. Gelip geçenden para ya da yemek istemiyor sadece bazen bir dal sigara rica ediyor. Çekinerek naifçe… Bazen yanına bırakılmış simit, ekmek poşetleri görüyorum ama onun gözleri tek dal sigara arıyor. Yemek alacaktım niyet ettim baktım yanında henüz açılmamış bir paket yemek. Gittim büfeye tabi touch blue kaptım bir tane. Yanına çikolata çakmak falan filan bide tatlıcıdan tatlı iliştirdim. İyi gider yemeğin üstüne derken yanına poşeti bıraktım sessiz bir sağol duydum ağzından yoluma devam ettim. Yemek poşetlerinden birisi sandı önce sakince sağol değişi ondandı. Uzaklaşmıştım baya. Bir kere dönüp bakayım dedim.. Baktım yattığı yerden heyecanla kalkmaya çalışarak el sallayarak bana sesleniyor. Ben öyle bir mutlu oluş öyle bir heyecan nicedir görmedim. En gerçek mutluluk, bir paket sigara oldu. Anladım tekrar bir insanın ‘bizce ihtiyacı olması gereken şeyi’ değil ‘onun gerçek ihtiyacını’ görmek lazım ama önce bakmak lazım duymak lazım. 01.02.2022
Reklam
Insan olduğunuzu unutmayın ;)
Hintli bir adam suyun içinde zar zor ilerlemeye çalışıyormuş. Bu sırada yanına bir Akrep yanaşmış. Adam akrebi kurtarmak istemiş ve parmağını ona doğru uzatmış. Fakat akrep adamın bu hamlesinden sonra adamı sokmuş. Hintli adam bu duruma çok şaşırmış fakat yine de tekrardan parmağını akrebe doğru uzatmış. Akrep tekrar adamın parmağını sokmuş. Bu olayı gören başka bir adam kendisini sürekli sokan bu akrebi kurtarmaktan vazgeçmesi gerektiğini söylemiş. Hintli adam buna şu şekilde cevap vermiş: -Akreplerin doğasında sokmak vardır. Fakat ben insanım. İnsanın doğasında ise sevmek vardır. Akrebin doğasında sokmak var diye kendi doğamda olan sevmekten mi vazgeçeyim?
Aile dostlarımız ile hepberaber gittiğimiz evin hanımına çocuk sordu; "Teyze bu evin gülü sen misin ?" Meğer babası annesine "GÜLÜM" diye hitap edermiş..Ufak çocukta bütün evli kadınları "kocaların gülü" sanıyormuş..bu çocuk evlendiğinde eşine "diken" gibi davranır mı ??? o her şeyden önce babasının okulundan mezun olmuş..Çünki eğitim ailede başlar.
17 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.