Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Geçen asrın ortasından itibaren sanayileşmenin getirdiği felaketi konut şartları ile aşmak isterken, yeşilliği, tabiatı düşünmeden, tabiata uygun olmayan vahşi mahalleler meydana getirdik.
Sayfa 148 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Mimarlığın sanatlar arasında gerçekten en büyüğü olduğunu söylüyor, nedeninin de anonim bir sanat oluşuna dayandığını ileri sürüyordu. Tüm büyüklükler gibi. Dünyada pek çok ünlü binalar olduğunu, fakat pek azının yaratıcısının bilindiğini, bunun da zaten böyle olması gerektiğini, çünkü bir tek insanın hiçbir zaman önemli bir şey yaratmış olmadığını söylüyordu. Mimarlıkta olsun, başka alanlarda olsun, bu hep böyleydi. Adı baki kalan birkaç mimar, aslında birer sahtekârdan başka bir şey değildi, onlar insanların şanını çalmışlardı ... Bazıları nasıl insanların servetini çalıyorsa, tıpkı öyle. "Eski bir anıtın görkemini seyrederken o başarıyı bir tek kişiye yorumluyorsak, ruhsal bir zimmet suçu işliyoruz demektir," diyordu. "Çünkü bilinmeyen ve anılmayan sayısız sanatçıların o kişiden önce gelip geçtiğini, geçmiş çağların karanlığına gömülüp gittiğini, sanatlarını tevazu içinde çalışarak ortaya koyduklarını (çünkü kahramanlık her zaman tevazu doludur), her birinin kendi çağına ait ortak hazineye kendince katkıda bulunduğunu unutuyoruz. Büyük bir bina, şu ya da bu dâhi tarafından bireysel olarak yaratılmış değildir. Yalnızca tüm insanların ruhunun bir yoğunlaşmasıdır."
Reklam
Bugün Türkiye’deki mimarî çevremiz, insanlık tarihinde benzeri olmayan, kültürel bir kirlilik içindedir.
Sayfa 87 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Senin evinin saptayıcı amacı, evin kendisi. Ötekilerin ki ise seyirciler.
"Benim için yaptığın bu evi bu kadar çok sevmeme sebep olan şey ne, Howard?" Roark da ona, "Bir evin de bir insan gibi bütünlüğü, dürüstlüğü olabiliyor," diyordu. "Ama o da insandaki kadar seyrek oluyor." "Ne bakıma?" "Eh, bir bak şuna. Her parçasının orada varoluş nedeni, ev ona ihtiyaç duyuyor
Bugün dünyada en güzel konutlar Japonya’da inşa ediliyor. Hepsi birer mimarlık şaheseri. Takriben bunların %90-95’i Japon kalfalar tarafından yapılıyor. Bu insanlar sanatçı filan olmak iddiasında değiller. Yaptıkları binaların üzerinde isimleri yok. Yaptıkları evler sanat eseri olarak gazetelerde, mecmualarda yayımlanmıyor. Bu yönleriyle Osmanlı kalfalarına benziyorlar. Cumhuriyet’in temellerini sarstığı şey, işte bu zihniyettir
Sayfa 45 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Hiçbir gecekondu, yaptığımız apartmanlar kadar şehrimizi çirkinleştirmiyor.
Sayfa 84 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Reklam
dev beton yığınları içerisinde sorumluluk duygusundan yoksun olarak yaşayan insan nesilleri dünyayı çirkinleştiriyorlar. Tabiatın, ağacın, çiçeğin güzelliğine erişme imkânı kalmıyor. Çocuğun tabiatla ilişkisi kopuyor. Yaşlının bu güzelliği tadarak ömrünü tamamlama fırsatı yok ediliyor.
İnsanlar modern çağda kalıplara girmemeli.
Sayfa 95 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
Gökdelenleri inşa edenler bir nefsaniyet tavrını ortaya koyuyor. “Öyle bir şey yapayım ki, yaptığım karşısında herkes eziklik duysun” diyorlar. Yaptıkları şeyin büyüklüğünden kendilerini kurtaracak bir gücün oluşacağını zannediyorlar.
Sayfa 82 - timaş yayınları -pdfKitabı okudu
"İfade ... ama neyin ifadesi? Parthenon o eski ahşap atasının hizmet ettiği amaca hizmet etmiyordu ki! Bir havaalanı terminali de Parthenon'un hizmet ettiği amaca hizmet etmez. Her biçimin kendi ayrı anlamı vardır. Her insan kendi anlamını, biçimini ve amacını yaratır. Başkalarının neler yaptığı neden bu kadar önemli oluyor? Sırf kendinizin değil diye neden kutsal sayılıyor? Neden sizin dışınızdaki herkes haklı oluyor da bir tek siz olamıyorsunuz? Neden başkalarının sayısı, gerçeğin yerini alabiliyor? Gerçek neden yalnızca bir aritmetik meselesi oluyor... onda da yalnızca toplama işlemi oluyor? Neden her şey eğilip bükülüp mantık dışına çıkarılarak başka şeylere uydurulmaya çalışılıyor? Bir nedeni olmalı. Bilmiyorum. Hiçbir zaman bilemedim. Anlamak isterdim."
87 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.