Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Mutsuz Olmak
İnsanlığın tarihinde meydana getirilmiş olan, hayranlık uyandırıcı ne varsa, bunların ancak küçük bir kısmı hoşnutluk eseridir. Yaşam ereği olarak hoşnutluğa haddinden fazla değer biçiliyor. Yeni eylemlerin mahmuzu hoşnutsuzluk tur, insan olmaya özgü olan budur. “Mutluluk ancak hoşnutsuzluktadır” (Georg Kreisler, Letzte Heder7, otobiyografi, 2011). Belki de ancak şüphe edebilen, çaresizliğe düşebilen insan, büyük ve fevkalade şeyler yaratabilir. Hoşnut olan, arkasına yaslanmayı yeğleyecektir. Bu bakımdan, bir hoşnutluk eğer fazla uzun sürerse hoşnutsuzluğun tamamen kendiliğinden doğuvermesi şans olarak görünebilir. Fark edilebilir bir dış etki olmaksızın insanın içinin sıkılmasıyla da olabilir bu, bir meydan okumaya dönüşen dış etkilere bağlı da olabilir: Yenilgiler, başarısızlıklar, kızgınlıklar, münakaşalar ve ters giden işler, kimsenin sevmediği ama yine de kaçınılmaz olan hoşnutsuzluk zamanlarına kapı açarlar. Bu terslikleri aklına bile getirmek istemeyenleri dehşete sevk ederek...
Mutsuz Olmak
Mutsuz Olmak
Mutsuz Olmak
Zamanları değiştiren de kendilerini değiştiren insanlardır.
Reklam
HAYATIN BEREKETİ SADE OLUMLU ŞEYLERDEN İBARET DEĞİLDİR
Mutsuz Olmak
Hayattan zevk alabilmek ve hayatı sevebilmek, güzeldir. Ama herkes için her an mümkün olmaz bu. Gerçi insanların gönül hoşluğu için yapabilecekleri çok şey bulunur. Ama her hoşluğa tekabül eden bir nahoşluk, her iyilik haline tekabül eden bir kötülük hali, her mutlu oluşa tekabül eden bir mutsuzluk vardır. İnsan kendini hoşluk haline ne denli bırakırsa, karşı kutbun potansiyeli o denli büyür. Mutluluğunu sağlığa bağlarsa, bir nezle bile onu mutsuz edebilir. Hep eğlence istiyorsa gönlü, bir saat sıkılmak onu mutsuz etmeye yeter. Hep genç kalmayı istese, yaşlanmak ona daha fazla acı verir. Hayat sırf zevk almak için mi yaşanır? Öyle ise, dişçide duyacağınız acı peşinen hayatınızın bir haftasını gölgeleyecektir. Sırf başarı mıdır önemli olan? O zaman tek bir başarısızlık bile hayattan bıktırabilir. Yaşama sanatı, her şeyde mucizevi olanı görmek midir? O zaman gündelik hayata damgasını vuran ve hiç de mucizevi olmayan şeyler değersizleşir, oysa onlarla yaşamak da yaşama sanatının parçasıdır.
Mutsuz Olmak
Mutluluğun kimyası şayet fazla zorlanırsa insanı mutsuz eder. Çünkü çabucak tükenen, bu nedenle yenilenmesi gereken maddeler söz konusudur; yenilenmelidirler ki hayatı tekrar kışkırtabilsinler ve yeniden tükensinler... Mutlu olmaktan bazen yorulan insan da tükenir, onlarla beraber. Kendi haz hırsının kurbanı olmuştur; nihayet kendini, ondan daimi bir neşe hissi için çaba harcamasını talep etmeyen keyifsizliğin kollarına bırakabildiği için memnundur. Üzüntü hali onun geri çekilme hattına dönüşür. En nihayet kendi içindeki öteki tarafı sonuna kadar yaşayabilecektir. Gerçi “havasında olmayan” insan sosyal ölüm tehdidi altındadır, kimse onu yakınında istemez. Ama “her zaman keyfi yerinde olan”ın durumu da her zaman daha iyi değildir, çünkü o da hoşnutluk hissini sonsuza kadar sürdüreyim diye nafile debelenirken, istemeden, çevresi için bir dayatmaya dönüşür.
Mutsuz Olmak
Mutsuz Olmak
Mutsuz Olmak
Herkes, kendisi için arzuladığı hoşnutluk ölçüsüne erişmeye layıktır. Gevşemiş, arkasına yaslanmış olmaktan daha güzel ne vardır; her zaman bir sebebiniz olmasa da kendinizden hoşnut, bir türlü hepten daha iyi bir dünya haline gelmiyorsa da dünyadan hoşnut. Ama devamlı böyle olur mu? Apaydınlık bir dünyada apaydınlık bir hayat sürmek mutlaka güzel olurdu ama ölü doğaya dönüşmüş bir dünyada emekli hayatı yaşamaya benzerdi herhalde. Arada bir hoşnut olmak kötü değildir ama marifet bunu abartmamaktır, çünkü gevşeklik halinde ısrar etmek bir soruna dönüşür: Bu halin değişikliğe ve iyileşmeye yol açtığı hiç görülmemiştir; tersine, hoşnutluk ve kendinden hoşnutluk her türlü gelişmeye sekte vurur.
Mutsuz Olmak
Mutsuz Olmak
Reklam
Mutsuz Olmak
Gezegenin dört bir yanında bütün insanların aynı anlamı atfedeceği bir mutluluk kavramı yoktur.
Mutsuz Olmak
Kuşkusuz, insanların hazzı aramakta ve acılardan kaçınmakta hayatî bir çıkarları vardır. Ama eşyanın tabiatı icabı bunu her zaman başarmak mümkün olmaz. Acılar, istisnaları bir kenara bırakırsak, insanları mutsuz eder. Hayatımızdan çıkmalıdırlar. Ama er geç çıkagelirler; yaralanma ve hastalığa bağlı bedensel acılar, hayal kırıklığı hissine ve duyguların incinmesine bağlı ruhsal acılar, geçicilik ve ölümle karşılaşınca düşündüğümüz anlamsızlığa bağlı zihinsel acılar. Ağrı kesicilerin dindirici etkisi olur ama bütün ağrı kesici cephaneliklerini toplasanız bile, acıların her daim olmasını engelleyemez. Lâkin acıları anlamlandırma biçimi değiştirilebilir. Hazzı hissedilebilir kılan zıtlık deneyimini sağlamaz mı acılar? Acıyı tanımasam, hazzın ne olduğunu nereden bilecektim? En yoğun mutluluk anları, acının dindiği anlar değil midir? Demin az kaldı bulanıklaşacak olan gerçekliğe ayna gibi berrak bir tanım getiren, acı değil midir? Hayata yeni bir yön vermeyi teşvik etmez mi? Ben ne yaptım, neyi belki yanlış yaptım? Benim için önemli olan nedir? Hangi insanlara itimat edebilirim? Bitip gittiğimde bu hayattan geriye ne kalacak? Aktaracağım ne var? Tabii acı olmadan da mümkündür, kendine sürekli yeni yön tayin etmek, ama pek kimse yapmaz bunu çünkü iş ciddiye binmiş değildir. İnsanların hayatlarına dair huzursuzluk duymaları için bir şeyin onları acıtması gerekir: işte bunu mutsuzluğa borçluyuzdur.
Mutsuz Olmak
En sevdiğiniz yemeği fazla sık yerseniz, memnuniyetten ziyade bıkkınlığı teşvik edersiniz.
Mutsuz Olmak
İnsanların hayata karşı daha korunmasız oldukları en basit bir kulübe, olanca mutsuzluğa karşılık muhtemelen daha fazla mutluluğa yuvadır.
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.