Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz yataklarına ev sahipliği yapan Orta Doğu ve enerji tüketiminde önde gelen Avrupa Birliği (AB) ülkeleri arasında bir geçiş güzergahı oluşturan Doğu Akdeniz bölgesi son yıllarda keşfedilen doğalgaz rezervleri ile ilgi çekmeye başlamıştır. Doğu Akdeniz'de yakın dönemde gerçekleşen enerji keşifleri bölgenin petrol ve doğalgaz bakımından zengin kaynaklara sahip olduğunu göstermiştir. Bu durum Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz yataklarının paylaşımı sorununu da beraberinde getirmiştir. Doğu Akdeniz'in ortasında bulunan Kıbrıs adasının jeopolitik öneminin yanı sıra yeni keşfedilen petrol ve doğalgaz kaynaklarına sahip olması ve yakınlığı önemini arttırmaktadır. Bölgedeki kaynakların adil bir şekilde paylaşılması ile ilgili problemler Türkiye ve uluslararası kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışılmaktadır.
Sayfa 259 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Orta Doğu'yu, hatta Müslümanların yaşamış olduğu her yeri cehenneme çeviren şiddet ve terörün meşrulaştırılmasını kolaylaştıran sebeplerden birisi, kökleri tarihin derinliklerinde yatan mezhepçilik, yani insanların sadece kendi mezheplerini "hak mezhep" olarak görerek, diğer mezhepleri kolaylıkla İslam dışı ilan edebilmeleridir. Mezhepler Bir Vakıadır; Sorun Mezheplerden Değil Mezheplerin Dinleştirilmesinden Kaynaklanmaktadır.
Sayfa 124 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
2009 yılında İsrail'in Tamar sahasında doğal gaz keşfetmesi, Doğu Akdeniz'e bakış açısını değiştirmiştir. Bu keşfe kadar Doğu Akdeniz yalnızca transit değeri olan bir bölge iken artık üretim merkezi olma potansiyeli ile konuşulmaya başlamıştır. Mary B'nin 30 milyar metreküplük rezervi tükenmek üzeredir ve depolama sahası olarak kullanılması planlanmaktadır. Gazze açıklarındaki sahada ise 30 milyar metreküpten fazla doğal gaz olduğu tahmin edilmekle birlikte diplomatik sebeplerle bu rezerv hiç işletilmemiştir. 2009 yılındaki Tamar keşfi ise o yıl dünyadaki en büyük keşiftir. Tamar sahasında yaklaşık 275 milyar metreküp, Leviathan sahasında ise 480 milyar metreküp doğal gaz olduğu tahmin edilmektedir. Diğer küçük keşiflerle birlikte İsrail'in yaklaşık 1 trilyon metreküp doğal gaz rezervi olduğu hesaplanmaktadır. Tahmini rezervler dünyada oyun değiştirici niteliğe sahip olmasa da İsrail'in nispeten düşük nüfusu ve doğal gaz tüketimi (9 milyar metreküp) dikkate alındığında, ülkenin net ithalatçıdan net ihracatçı konumuna geçmesini sağlayacaktır.
Sayfa 278 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in harbin askeri yöntemlerle çözüme kavuşturulmasına daha fazla ağırlık vermesine karşın Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping'in Suriye'de askeri çözümden daha çok ülkesinin diplomatik çözüme destek vereceğine işaret etmesi Moskova ve Pekin arasında mevcut durumda bir menfaat mücadelesi olmadığını ortaya koymaktadır. Çünkü Pekin'in Orta Doğu'da askeri menfaatlerden daha çok iktisadi menfaatlerinin bulunduğu ve bundan ötürü harp ertesinde Suriye'nin yeniden imarı hususunda daha çok girişimde bulunmak niyetinde olduğu yönünde beklentileri söz konusudur. Gerçekleştirilen araştırmalara bakıldığında harp ertesinde Suriye'nin tekrardan imarı için ihtiyaç duyulan tahmini bütçenin takriben 1 trilyon dolardır. Suriye'nin tekrardan imarı Pekin'in politik ve iktisadi hedefleri bakımından çok önemli olarak kıymetlendirilmektedir.
Sayfa 69 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Rusya-Suriye ilişkilerinin tarihsel bir derinliği bulunmaktadır. Bu münasebetler iki tarafın karşılıklı çıkarları bakımından süreklilik göstermektedir. Kremlin'in Putin yönetiminde gücünü tekrar kazanmasının ertesinde Orta Doğu'da ilk adım attığı yer Şam olmuştur. Bu bağlamda Moskova'nın Şam söz konusu olduğu zaman sert bir tutum takınması ve Batı'ya silah göstermesi doğal bir durumdur. Çünkü Suriye, SB döneminden itibaren Moskova'nın bölgedeki en kayda değer müttefiki olmuştur. İki başkent arasındaki münasebetler, Suriye'nin bir önceki devlet başkanı olan ve mevcut devlet başkanı Beşar Esad'ın babası Hafız Esad zamanında en üst seviyede olmuştur. Şam'ın Rus silah endüstrisi bakımından kayda değer bir pazar olduğu akıldan çıkarılmamalıdır. Moskova, Şam'ın askeri silahla- rım halen temin eden tek devlet olma özelliğini uzun yıllardır boyunca devam ettirmiştir. Gerçekten de, beynelmilel kamuoyunun tüm endişelerine karşın Moskova, Şam'ın biricik silah sağlayıcısı olmayı sürdürmektedir. Öte yandan Şam'ın ABD ve Avrupalı ülkeler tarafından artan bir biçimde izole edilmesi durumu Moskova'ya daha geniş bir hareket sahası sağlamıştır.
Sayfa 63 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Bölgedeki mevcudiyetlerini bölge içi aktörler arasındaki hiziplere borçlu olan dış güçler ise etnik, mezhep ve siyasi temelli çatışmaları derinleştirmekte ve böylece bölgeyi kendi çıkarlarına göre şekillendirmektedirler. Hal böyleyken, bölge aktörleri bir araya gelebilecekleri platformları dahi oluşturmakta güçlük yaşarken, dış güçler bölgesel aktörler arasında arabulucu olarak bölgenin temel aktörleri konumuna gelmektedirler.
Sayfa 15 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Her mezhep kendisinin "kurtuluşa eren fırka" olduğunu iddia edip, İslam'ı tekeline alırken, kendisi gibi olmayanları İslam dışı ilan etmekte, onlara yaşama hakkı tanımamaktadır. Bunun en açık örneğini IŞID meselesinde görebiliriz. Suriye'deki, Irak'taki, Yemen'deki çatışmalarda da mezhep farklılıkları hem motivasyon, hem de meşruiyet aracı olarak kullanılmaktadır. Orta Doğu'da, hatta Müslümanlanın yaşamış oldukları her yerde ya fiilen mezhep çatışması vardır (Pakistan) veya iktidar kavgaları mezhepler üzerinden yürütülmektedir. Bu sebepten diyoruz ki; Orta Doğu'da olup bitenleri anlayabilmenin anahtarlarından birisi, belki de en mühimi Şiiliktir. Haritaya baktığımızda İran'da %85, Irak'ta %60, Suriye'de %12, Suudi Arabistan'da %15, Körfez ülkelerinde %30-70 oranında Şii nüfusun olduğunu bilmek, İran'ın Şiilerin olduğu her yerle ilgilenmeyi sorumluluk saydığını görmek, nüfuz ve iktidar çekişmesinin en iyi kullanabileceğini enstürmanın mezhep meselesi olduğunu anlamak için yeterlidir.
Sayfa 126 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Rusya'nın Suriye'ye ihraç ettiği S-300 füzeleri ile MIG 31 askeri uçakları Tel-Aviv ve Washington'un ciddi şekilde rahatsızlık duymasına yol açmaktadır. Fakat Moskova, beynelmilel yasaların Şam'a silah satmasına olanak sağladığını ve bu satışların süreceğini ifade etmiştir. Şam'a satışı yapılan füzeler, 200 kilogram savaşa başlığı taşıma kapasitesine sahip olup 300 kilometre menzile sahip bulunmaktadır ve ülkenin tüm kıyılarını koruyabilecek özelliktedir. Karadan, havadan, denizden ve denizaltılardan ateşlenebilme kabiliyetine haizdir.
Sayfa 64 - POLİS AKADEMİSİ YAYINLARIKitabı okudu
Yahudiler savaşarak ve zor kullanarak Filistin'in yüzde 77'sine sahip oldular; vurarak, kırarak, öldürüp yağmalayarak yüz binlerce Arabı kendi vatanlarında evsiz bıraktılar. İşte İsrail gerçeği budur.
Sayfa 291Kitabı okudu
Bütün Ortadoğu'yu ateşe veren ve Filistin'i bir kan gölü haline getiren İsrail terörünün asıl hedefi, bütün İslâm dünyası olmakla beraber, Türkiye'dir. Çünkü Arz-ı Mev'ud'un sınırları Türk topraklarından geçmektedir. Gözü bizim topraklarımızda olan böyle bir devlet ile Türkiye nasıl olur da işbirliği yapar?
Sayfa 220Kitabı okudu
102 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.