Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Psikoloji-İnsan ve Toplum

Profil
gerçek; sizin kendi gerçeğinizdir; gerçek, yaratılan bir şeydir. Gerçek, siz onu nasıl yaratırsanız öyle olacaktır. Başkalarının buna engel olabileceği düşüncesi aslında yalandır. Hatta, sizin yaratmadığınız gerçek size ait değildir; böyle bir durumda, bir başkasının gerçeğini kendi gerçeğinizmiş gibi yaşamış olursunuz.
Kadın bir erkeğe varmaz, kadın bir erkeğe verilmez ve bir erkek bir kızı almaz, (almak-vermek) bu tabirler kadını kıymetten düşüren, ona ahkar (en hakir) mahiyeti veren şeylerdir ve her şeyden evvel bu zihniyeti kadınlarımız kafalarından çıkarmalıdır; bilmelidirler ki iki cins birbiriyle hayatlarını birleştirirken yuvaya getirdikleri aynı kıymette şeylerdir ve koca mal sahibi değil, ortak, hayat ortağı demektir. Bu hukuk müsavatı kadınlarımızın şuurunda yer ettikten sonra onların kuvvetli ve hakiki bir insan olmak için dimağı ve fikri sahada da yükselmek isteyecekleri de tabiidir.
Reklam
Memleketimizin kadın ve erkeklerini, biri diğerini sürükleyen ve taşıyan değil, el ele ve aynı tempoda yürüyen iki mahluk olarak göreceğimiz günün uzak olmamasını dilerim.
Tanrılara kurban edilen çocuklara, genç kızlara, prens yahut prenses muamelesi yapılırdı. (…) Bizim bugün kanıksadığımız toplumsal törenlerin her biri, bu kurban etme mekanizmasının devamıdır. Şünnet töreninde sünnet derisinin, düğünde bekaretin kurban edilmesi, hep, toplumun cinsellik ve cinsiyet tanımlarını pekiştirecek biçimlerde yapılmaktadır. Asıl kurban edilen, reeldeki temsillerinden çok daha büyüktür.
Ailelerin, tören yoluyla kızlarını/gelinlerini kurban etme bilinçlerinin kızlarının ve/veya oğullarının mutluluğundan daha önemli olması, kanımı donduruyor.(…) İnanmakta en çok güçlük çektiğim şey, ailelerin genç kadındaki korkunun, utanmanın şiddetini bilmelerine rağmen, genç kadını “başkalarının”mutluluğu için kurban etmekteki cahilce ısrarıydı.
"Kendi özgürlüğümüzü hissettiğimiz oranda başkasının özgürlüğüne saygı duyarız; başkası bizden ne kadar çok şey beklerse, biz de başkasından o kadar çok şey bekleriz."
Reklam
Toplum, özgür olmadığına inandırıldığı için başkalarının da özgürlüğü kısıtlamak için elinden geleni yapıyor. Bize kasıtlı olarak dayatılmış o özgür olmadığımız düşüncesinin asılsız olduğunu ne derece fark edebilirsek domino etkisiyle birbirimizi de özgürleştireceğiz.
Çocukların ve kadınların yanında olan çok az masal vardır; masalların büyük çoğunluğu, çocukları ve kadınları sindirmek, korkutmak, Pinokyo gibi yanlışlarının cezalandırılacağını söylemek içindir, tehdit içerir. Masallardaki gibi iyiliğin ödüllendirildiği, kötülüğün cezalandırıldığı bir dünyada yaşamıyoruz ve çocuğa bu yalanı öğretmek onu dünyaya yanlış hazırlamaktan başka işe yaramıyor.
"Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmiş ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen biri, hâlâ uykudadır. Hepsi descansos [ölümü belirten bir simge] değirmeninde öğütülmüştür.”
"Başkaları için hiç bitmeyen bir kaynakmışız gibi davranırsak, kendimize yardım etmek için yapabileceğimiz her şeyi yapmazsak, ruh derisini kaybederiz."
Reklam
Bazı kişiler ise diğer insanların sorunlarıyla özellikle ilgilenirler: kimin derdi olsa, nerede bir acı yaşansa orada belirirler. Normal insanın yardımseverliğinden farklı olan bu tür tutumlarda üstü kapalı bir sadistlik öğesi bulunur ve kişi diğer insanları zor durumda ya a acı çekerken görmekten ötürü dolaylı bir doyum sağlar. Bazen bu mekanizma bir başka biçimde işler ve kişi bilincinde olmaksızın diğer insanları zor durumda bırakacak bir ortam sağlar ve onların bocalamasını gözlemekten sinsice bir haz duyar. Özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, açık saldırganlığı konu alan filmlerin yanı sıra, deprem, yangın, kaza, vb. içerikli filmlerin çok sayıda izleyici bulabilmesi ve bu tür filmlerin giderek artması da oldukça anlamlıdır.
Metis Yayınları
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.