Amerika yine bildiğimiz gibi...
Sanki geleceğin önemi yokmuş gibi yiyoruz. Ve doğrusu bunu destekleyecek veriler de var elimizde. "Ölüm Hücresinde Beslenme: Son Yemeklerin İlginç Sonuçları" adlı bir çalışma, beş yıl süreyle ABD'de idam edilen bireylerin son yemek taleplerini incelemiş. Ortaya çıkan sonuç şu ki, besin değeri içeriği Amerikalıların normalde yediklerindem pek farklı değil.
Sayfa 20Kitabı okudu
ABD Tarım Bakanlığı'nın şimdiki veritabanına göre muz, en yüksek potasyum seviyesine sahip ilk bin gıda listesine bile giremiyor; hatta 1611. sırada, Reece's Pieces şekerlemelerinin hemen ardında geliyor.
Sayfa 73Kitabı okudu
Şaka gibi gerçeklerde bugün:
Ne yazık ki bira Amerikalıların besinlerinden alınan antioksidan kaynakları arasında dördüncü sırada geliyor.
Sayfa 78Kitabı okudu
İFA-1
"Sözün güzelliği kısalığındadır. Yediğin vakit az ye, yediğin vakit dört beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani kolayca hazmedebileceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, yemeği yemek üstüne yemektir."
İbn-i Sina
Sayfa 125Kitabı okudu
Şu an uzun ve sağlıklı bir yaşam yolunda elimizdeki en büyük güç,enerji üretimi için besin seçimlerimizi mitokondrilerimizin hayrına yapabilme gücüdür.
Sayfa 62Kitabı okudu
İnsülin
"Fazla karbonhidrat alımı durumunda insülinin fazla hızlı salgılanması söz konusu olur. Bu hızlı salgılanma ise kan şekerini daha ani olarak düşürür. Ardından doğal olarak yeni bir açlık hissi gelir zira dolaşımdaki şeker miktarı aniden düşmüştür. Buna yanıt olarak genellikle yeniden bir şeyler yenir. Böylece insülin tekrar salgılanır ve yine
Sayfa 143Kitabı okudu