Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Profil
Milliyetçilik düşmanlarının "Orta Asya edebiyatı" diyerek küçümsemeye yeltendiği hareket, Atatürk dönemi kültür çalışmalarının ihmal edilemez bir bölümüdür. 2. Dünya Savaşı'nın başlarında, Mihver devletlerinin baş döndürücü zaferleri sırasında, Turancılıktan kimse gocunmamıştır. Sadece komünistlerdir ki esir Türk ülkelerinin kurtulabileceği ümidiyle Rusların yenilmesini isteyen Türk milliyetçilerine faşist ve turancı diyerek saldırmışlardır. Sonra, ikinci cephenin açılması ile, Mihver devletlerinin gerilemesi başladı. 1944 yılının ilk aylarında Almanların yenileceği artık kesinlikle anlaşıldı. Nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1944 yılının 19 Mayıs'ında meşhur nutkunu vererek Türk milliyetçilerine karşı hala bitmeyen bir Haçlı seferini başlattı. 1944 suçlamasında dış tesirlerinin payı acaba ne kadardı, sorusunun cevabını aramayacağız.
Türk Kurtuluş Savaşı, biliyoruz ki Birinci Cihan Savaşından mağlup çıkıp bir mütareke anlaşması yapan Türkiye, daha sonra ordusunu terhis edince, sömürgeci devletlerin yapılmış olan mütareke anlaşmasını hiçe sayarak Türkiye'nin son kalesi bulunan ve tam bir Türk yurdu olan Anadolu'ya çıkmaları neticesinde, yorgun olmasına rağmen, bütün milletin kendi varlığını korumak, bağımsızlığını kurtarmak için girişmiş olduğu bir savaştır, Bu savaşı devlet açmamıştır. Bu savaşı o zamanın hükümeti açmamıştır. Bu savaşı kendi bağımsızlığına daima titizlikle bağlı olan Türk Milleti kendisi, yer yer silahlanarak, köyünden, evinden, çıkarak çiftesini, kılıcını alarak halk toplulukları açmıştır. Bu çok önemli bir olaydır. Her milletin tarihinde kolay kolay görülmez. Çünkü günün hükümeti "Aman hadise çıkartmayın, sakın mukavemet etmeyin, ateşle karşılamayın, düşmana kolaylık gösterin," diye emirler verirken, ortada ordu yokken, kuvvet yokken Aydın'da, Manisa'da, Alaşehir'de, Ayvalık'ta Karadeniz kıyılarında, Doğu Anadolu'da, her tarafta halkımız kendileri silaha sarılmışlar, çeteler kurmuşlar ve Milli Kurtuluş savaşını kendileri açmışlardır.
Reklam
Bu mefkûrenin bir şeniyet haline gelmesi mümkün mü, yoksa değil mi? Yakın mefkûreler için bu cihet aranırsa da, uzak mefkûreler için aranmaz. Çünkü uzak mefkûre, ruhlardaki vecdi namütenahi bir dereceye yükseltmek için, istihdaf edilen çok cazibeli bir hayaldir. Meselâ, Lenin, Bolşeviklik için yakın mefkûre olarak kollektivizmi, uzak mefkûre suretinde de komünizmi ileri sürmüştür. Komünizmin ne zaman husule geleceğini soranlara şu cevabı veriyor: 'Komünizmin ne zaman tatbik olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu, Hazreti Muhammedin cenneti gibi ne zaman ve nerede görüneceği malum olmayan bir şeydir.'
Ahmet Cem Ersever, zaman zaman hem adının baş harflerinden oluşan çamaşır suyu markası, "ACE"yi kod isim kullanıyordu. Asıl olarak ise kullandığı kod adı: "Testere" İddialara göre Cem Ersever, bir operasyonda ele geçen PKK'lılardan birini "Testere" ile keserek öldürmüştü.
Sayfa 149 - Kripto Yayınları 22. BaskıKitabı okudu
"İşgal de edilir, ihlal de edilir. Anayasayı rafa kaldıracaksınız, kanunları rafa kaldıracaksınız, kanun da benim anayasa da benim diyeceksiniz, buna eşkiyalık derler..."
Sayfa 40
“Kemal sen şu anda toprağa ektiğimiz bir çiçeksin. Orada büyüyecek dalların o kadar ki, seni bu akıbete layık görenlerin hepsini paramparçaya edecekler, intikamın behemehâl anılacaktır Kemal.”
Sayfa 165 - Kronik kitapKitabı okudu
Reklam
Yine 1965 yılındaydı, bir üye bütçeyi sert biçimde eleştirince aşağıdan bir ses yükseliyor: -Sayın başkan, hatip sarhoştur... Kürsüdeki millet vekili söz altında kalmıyor: -Sarhoş olan sizin iktidarınızdır... Başkan vekili bir harika, araya giriyor. -Sınıf ayrılığı düzeni üzerinde durmayınız rica ederim... Başkanın ricası, sayın üyelerce benimsenmeyince Yüce Meclis'in çatısı altında boks ve güreş yarışmaları başlıyor ve milletvekiline "sarhoş" diyen üye ağzı köpük saçarak saldırıyor: -Ben sarhoş değilim kızıl köpek... Ve "iadeli taahhütlü" mesajının yanıtını almakta gecikmiyor. -Köpek senin babandır hergele...
Sayfa 29
“Gerçek devrimci Atatürk’tür... Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama onun yaptıklarını başaramazdım... Sakın kendinize başka bir önder aramayın. Türkler sağdan sola doğru okurken harf devrimi ile tam tersi yönde okumaya başladı. Kıyafet devrimi ve Medeni Kanunla kadınlara getirilen haklar çok önemliydi. Atatürk’e ve devrimlerine hayranım.”
Sayfa 94 - DestekKitabı okudu
Dünya anarşik sayılabilecek bir durumdadır. Kültürel anlaşmazlıklar tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çoğalmış ve tehlikeli bir hale gelmiştir. Gelecekteki çatışmalar ekonomik ve ideolojik nedenlerden ziyade, kültürel faktörlerden kaynaklana­caktır.
Bir adamı "komünisttir" diye yakalarlar. Adam itiraz eder: "Ben" der "komünist değil, anti-komünistim." Dinlemezler. "Anti, manti anlamayız, ha komünist, ha anti-komünist..." Atarlar içeri.
Reklam
Özledik seni, özledik D-8' lerini.
Garplıların tarihine bakın. Hitler, Stalin, Yüzyıl Harpleri, Otuz Yıl Harpleri, Engizisyonlar, Endülüs... Aman ya Rabbi! Size bir şey söyleyeyim mi, eğer bizim tarihimiz batılılarda; batılıların tarihi de bizde olsaydı bizi konuşturmazlardı. Susun derlerdi. Bu tarih ile nasıl konuşuyorlar, hak ve özgürlüklerden söz ediyorlar? Bizim tarihimiz batı medeniyetiyle mukayese edilemez. İnsanları medeniyeti öğreten, insanlığı öğreten, ilimleri öğreten bizim medeniyetimizi bırakacaksın ve AB'ye, Hristiyan Birliği'ne gireceksin. Ey AB'ci partiler, nereye gidiyorsunuz nereye? Neyi bırakıp nereye gidiyorsunuz? Oturun akşama kadar bir düşünün be! Biz ne yapıyoruz, biz kimiz, biz neyiz? Onun için medeniyetimizi Avrupa medeniyetinden küçük görmek, en büyük hatadır ve bunlar insanlığa ve milletimize hizmet edemezler.
Türk milleti ırkla tarif edilemez. Çok münakaşa edilmiş bir konudur; fitne tohumlarının yeşermesine de çok müsaittir. Söylediklerimizin doğru anlaşılmasını isteriz. Irk birliği milletimizi meydana getiren ortak unsurlardan biridir, fakat tarif unsuru değildir. Çünkü tarif unsuru, kendinden olanların hepsini içine alır ve kendinden olmayanların tamamını dışında bırakır. Türk milletinin ırkla tarif edilebilmesi için, esas alınacak fizikî özelliklerin Türkçe konuşan ve Türk soyuna mensubiyet şuuru taşıyan bütün fertlerde ortak olması gereklidir. Oysa, böyle bir tarifın imkânsızlığını anlamak için, Antropoloji ile uğraşmağa bile ihtiyaç yoktur; çok daha basit bir gözlem yeterlidir.
Demokrasi; hayal ve gerçek arasında gidip gelmektedir. Platon, demokrasinin ehliyetsizler, yetersizler, beceriksizler yöneti­mi olduğunu savunmuş, çoğunluğun istibdatı demiştir.
Antikçağ Bilgelerinden Öğütler
Dostluk hakkında çok fazla şey yazdığım için şimdi tam da dikkat çekmenin sırası olan bir konu var. Siyaset aldatma, ihanet ve hainlikle doludur. Gerçek dostların nasıl ayırt edileceklerine dair uzun bir tartışma yapmak niyetinde değilim ama yine de basit bir tavsiye vermek istiyorum. İyi karakterin, geçmişte bazı insanların seni kıskanıyor olmalarına karşın dostunmuş gibi davranmalarına yol açtı. Bu nedenle Epikharmos'un bilgece sözlerini hatırla: "İnsanlara kolayca güvenme!"
Ünlü Fransız hukukçusu Duguit, "hayır" diyor, "millet egemenliği öğretisi, kralın ilâhî hakkı yerine milletin ilâhî hakkını geçirmekten başka bir şey yapmamıştır..." Ve devam ediyor: "Eğer bir karar 500'e karşı 1000 oyla alınmış ise gerçekten 1000 kişi iradeleriyle öteki 500 kişiye hükmetmiş olurlar. Bu takdirde sizin millet egemenliği dediğiniz nesne 1000 kişinin elinde demektir ve 1000 bireysel irade, öteki iradelere hükmetmek savındadır ve bu kralın iradesi ile tabasına hükmetmek istemesinden daha haklı bir sav değildir. Millet egemenliği sadece azınlığın çoğunluğun boyunduruğuna girmesi demektir."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.